Bir bayram arefesindeyiz. Geniş yoksul halk kitleleri için bayramlar anlamını büyük ölçüde yitirdi. Anneler, babalar, dedeler, nineler kaygılı ve üzgün. Ağırlaşan ekonomik koşullar insanımızı açlık sorunuyla karşı karşıya bıraktı.

               Bir bayram arefesindeyiz. Geniş yoksul halk kitleleri için bayramlar anlamını büyük ölçüde yitirdi. Anneler, babalar, dedeler, nineler kaygılı ve üzgün. Ağırlaşan ekonomik koşullar insanımızı açlık sorunuyla karşı karşıya bıraktı. Bebelerin, çocukların, gençlerin gözlerindeki yaşama sevinci yerini derin kaygılara, üzüntülere, umutsuzluğa bırakıyor. Bu bir toplumsal yıkımın, çöküntünün, felaketin ön habercisi, alarm sinyali. Bu gerçeği doğru okuması gereken iktidar erki ve avanesi kendine kurduğu cam fanusta yarattığı bir avuç mutlu azınlığın doymazlığıyla edindiği imtiyazların sağladığı lüks ötesi yüksek yaşam kalitesiyle avunuyor. Kısacası iktidar erki ve avanesi ülkemiz ve milletimiz için bir Milli Güvenlik Sorunu odağı haline gelmiştir.

              Oysa hayat bayram olmalıdır. Hayat bayram olmak zorundadır. Bunu gerçekleştirmesi gereken iktidar erki veya iktidara aday olan muhalefet organları ve partileridir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin gücü ve kudreti bu koşullara sahiptir. Ancak öncelikle ülkeyi Batılı Barbarların (ABD; NATO; AB) etki alanından, baskılarından, vesayetinden kurtarmak, çıkarmak gerekir. Bunun için güçlü bir siyasi iradeye ihtiyaç vardır. Görev Büyük Türk Milletinin kendi dinamiklerinde, irade kendi içindedir. Bu gerçeği kavrayarak harekete geçirmek zorunda olan toplumun bütün kesimleri olmakla beraber öncüsü ve öncülü demokratik kitle örgütleri, iktidara aday siyasi muhalefet partileridir.

               Yedi düvele, Dünya Emperyelizmine karşı Ulusal Kurtuluş Savaşı vermiş ve başarmış bir ulusan mensuplarına umutsuzluk, uyuşukluk, bana necilik asla yakışmaz, yakıştırılamaz. Çünkü biz on bin yıllık tarihi birikimi, kültürü, geleneği, töresi olan köklü bir milletiz. Tarihin milletimize yüklediği misyon buna izin vermez. Biz yere düşeriz. Ancak dizlerimizin üzerine kalkar mücadeleye devam ederiz. Elbette bu rehavet dönemini sahip olduğumuz tarihsel, kültürel, birikimle harmanlayarak millet ve devlet aklıyla yeniden ayağa kalkacağız.  1946 yılından bu yana başlatılan ve bugüne gelen işgal dönemini sona erdirecek güce ve iradeye sahibiz. Mutlaka başaracağız.

              Ülke topraklarından yabancı asker ve sivil bütün misyonerleri mutlaka defedeceğiz. Yabancı sermaye gruplarına ve yerli işbirlikçilerine özelleştirme yoluyla peşkeş çekilen bütün tesisleri, maden sahalarını, arsa ve tarım alanlarını, limanları, stratejik bütün kurumları tekrar millileştirerek milletimizin yoksullaştırılmasına son vereceğiz. Bütün bunları yapmak ve başarmak başta benim olmak üzere bütün Türkiye Cumhuriyeti Yurttaşlarının, tarihimize, çocuklarımıza, gençlerimize, GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ e borcudur, borcumuzdur.

              Biliyorum ve inanıyorum ki; bu borcu ödeme iradesini ortaya koyduğumuz andan itibaren kuracağımız yarınlarda yeniden ‘’HAYAT BAY RAM OLACAKTIR’’

             AŞK ile..... 

Gürsel GÜZEL | 08.04.2024 | gurselguzel@gmail.com