Gürsel GÜZEL - ÖZLÜYORUM

Gürsel GÜZEL - ÖZLÜYORUM

Yazar

Tuz Kokuyor!

Bu düzenin adı ‘AHLAKSIZLIK’ olmuştur. Siyasi iktidar erki umursamazlık içinde sorumluluğunun gereğini yapmak bir yana umursamıyor.

 

        Bu düzenin adı ‘AHLAKSIZLIK’ olmuştur. Siyasi iktidar erki umursamazlık içinde sorumluluğunun gereğini yapmak bir yana umursamıyor. İktidara aday kadrolar durumun farkında olsa bari. TBMM çatısı altında meclis lokantasında staj eğitimi alan kız öğrenciler cinsel tacize, tecavüze uğruyor, birinci derecede sorumlu makam sahiplerinden tık yok. En başta TBMM başkanı olmak üzere Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı ve diğer ilgili kurum idarecileri derhal istifa etmeli, açığa alınarak kavuşturma başlatılmalıydı. En tepedeki sorumlunun uykuları kaçmalı yerinde duramamalıydı. Muhalefet cenahı yeri göğü titretmeli çocuklarımızı sahipsiz bırakmamalıydı.

       Cumhuriyet zayıflatılırsa Ahlaksızlık artar. Bu saptamamızı önceki yazılarımızda defalarca kaleme almış kamu oyunun dikkatini çekmiştik. Mevcut iktidar erki ilk iktidara geldiği andan itibaren doğrudan Cumhuriyet Devrimlerini ve kurumlarını hedef alarak saldırılarını yoğunlaştırdı ve devamında Cumhuriyet kurumlarını birer birer ortadan kaldırdı. Şimdi ileri bir aşamaya geçtiler. Türkiye Cumhuriyeti Devletini var eden LOZAN antlaşmasını hedef seçtiler. Hem de ezeli ve ebedi  baş düşman ABD emperyalizminin Ankara Büyük elçisi yönetimi ve denetimiyle. Bu asla kabul edilemez. Bunu görmezden gelmek, umursamamak Vatana ihanet suçunun belgeleri arasına girer ve Varana ihanetin zaman aşımı olmaz. Er geç hesabı sorulur.

      Cumhurbaşkanlığı sistemi çökmüştür. Cumhuriyetin bütün kurumları. Başta Adalet  ve adliye, Milli Eğitim kurumu olmak üzere yaşamın her alanındaki kurum ve birimler işlevsiz bırakılmış akabinde ortadan kaldırılmıştır. Hal böyle olunca yurttaşın devletine karşı güveni sarsılmıştır. İnsanlarımız sistemli olarak yoksullaştırılmış açlığa mahkum edilmiştir. Aile kurumu dağılmış toplumun en temel direği kırılmıştır.

        İnsanımız dinini, Kur’anını öğrensin diye çocuklarını teslim ettiği vakıf kurslarında tacize, tecavüze uğrayan çocuklarına dahi sahip çıkamamıştır. Neden mi? Zamanın aileden sorumlu kadın bakanı olayı ‘Bir defayla bir şey olmaz’ diyerek ahlaksızca savunmuş, ört bas etmiştir.

       Kısacası Tuz Kokuyor! Tuz kokmuştur. Bu kabustan Büyük Türk Milleti mutlaka aydınlığa çıkarak kurtulacak ve yeniden Cumhuriyet Devrimlerine dört elle sarılacaktır. Cumhuriyet Ahlaktır. Cumhuriyeti yeniden bütün kurumları ve kurallarıyla yaşanır hale getireceğiz. Bunu gençlerimizle, yaşlılarımızla bütünlük içerisinde başaracak güce, kararlılığa, iradeye sahibiz Anti Emperyalist bir cephe oluşturarak işe başlamalı ve başarmalıyız. Bu düzen değişecek. Bu çürümüş düzeni değiştireceğiz. Biz bunu 104 yıl önce olduğu gibi yine yaparız.


Gürsel GÜZEL | 13.12.2025 - gurselguzel27@gmail.com


Yazı ile ilgili okuyucumuzun yorumu; 

Günaydın Değerli Arkadaşlarım, 

 

Bilirsiniz "Tuz Kokuyor!" sözü çok anlamlı ve içeriklidir. 

 

"Tuzun bunda hiç mi suçu yok!" demiyeceğim!" 

 

Tuzu da un ufak edip (ezerek) çığrından çıkaranlar, melul mahzun değil. Halen dipdiri. Ayakta. Toplum içinde yaşamakta. 

 

Eskiden:

a) "Toplum dayanışması="Tesanüt" denilen bir gizil güç vardı. 

 

İnsanlar, bir olumsuz söz ya da eylemle karşılaşmamak için, çok  düşünmek ve sakınmak gereğini duyumsarlardı. 

 

Ayıplanmaktan kaçınır, sakınırlardı.

Toplum kurallarına uymak gereklilikti.

Bu, ahlakı savunmak, onu yaşam biçimi yapmak gibi erdemli bir davranış demekti.

 

Bu iş ailede başlar, okulda güçlendirilir, toplum içinde paşa paşa yaşanırdı. Alan da, veren de, gözleyen de memnundu. 

 

Çünkü, kurallar bütününün bir parçası olan dayanışma, (iyiye, güzele, doğruya, dürüstlüğe) ulaşmanın temelini oluşturuyordu. 

 

Hakkın, haktan yana olanın, özetle halkın ve haklının korunması ve kollanılmasının tezahürü, dışa vurumu, yani hak ve adaletin gerçekleşmesinin hem gereği, hem ön koşuluydu.

 

Hayatı, yaşamayı kolaylaştırıyordu. İyiydi yani.

 

b)Özgürlüğün temeli adaletten, adaletin gücü faziletten (erdemden), erdemin harsı (kültürü) hatta harcı asaletten oluşuyordu. 

 

Buna/bunlara benzeyen Yüksek İnsanlık Değerleri, selameti, kucaklıyor, merkeze İYİ İNSAN OLMAYI, onu yetiştirmeyi amaçlıyor ve hedefliyordu. 

Özü ve özeti, İyi İnsan, İyi Vatandaş idi.

 

İnsan olmak yetmiyordu. 

İyi olması hedeflenen insanı, yani ondan oluşacak toplumu İNSANCA YAŞAYACAK, yetkinlikte (mücehhez kılmak, cihazlandırmak), aydınlatmak=donatmak, yetkinleştirmek gerekiyordu. 

 

Eğitim-öğretim ve okullaşmak, çağdaşlığın yolu, yoksulluğu ve yoksunluğu bitirmenin olmazsa olmazı olarak temellendirilmişti. 

 

Halk için, halka dönük, halkla birlikte, halk yararına...

 

Bu çağcıl yaşam, demokrasinin özümsenmesi/içselleştirilmesi,  bağımsızlığın sağlam temeller üzerinde yükseltilmesi hali demekti.

 

ATATÜRK İLKELERİi ve ATATÜRK DEVRİMLERİ, tam da bu not ettiklerimizi/belirttiklerimizi içermektedir. 

 

Yolumuz belli. Deneyimimiz var. Gücümüz mevcut.

Azimli, istekli ve kararlıyız.

Çalışkanlımız tescillidir. 

Üretir, yaparız. 

 

Cumhuriyeti kuran kuşaklar, hala yolumuzu aydınlatıyor. 

 

Milletimiz, mutlu yaşamayı hak ediyor. 

 

El ele, gönül ve güç birliği ile 2026 yılının hepimize ilham, sevinç ve esenlik getirmesi dileklerimle selam ve saygılarımı sunarım.

 

    *Mazlum CİHANGİR

     13.12.2025...18.29

 

  Buca Koop. Buca-İZMİR