Gürsel GÜZEL - ÖZLÜYORUM

Gürsel GÜZEL - ÖZLÜYORUM

Yazar

Düş Kurmak

Geniş yoksul halk kitleleri olarak düş kuramaz olduk. Yaşam mücadelesi ve sistemin dayattığı ağır sorunlar bizleri kendimizle, çocuklarımızla, geleceğimizle bırakın hayal kurmayı gecemizi gündüzümüzü kabusa dönüştürdü.

Geniş yoksul halk kitleleri olarak düş kuramaz olduk. Yaşam mücadelesi ve sistemin dayattığı ağır sorunlar bizleri kendimizle, çocuklarımızla, geleceğimizle bırakın hayal kurmayı gecemizi gündüzümüzü kabusa dönüştürdü. Gündelik temel beslenme ihtiyaçlarını bile kırk defa hesap yaparak zorlukla temin etmeye çalışıyor olduk. Taze Ekmeğin kokusunu, sıcak çorbanın tadını büyük çoğunluğumuz hatırlamıyor. Önümüz kış. Isınmak için doğal gaz faturaları, odun, kömür temini en büyük korkumuz oldu. Oysa çok hayallerimiz, düşlerimiz olurdu. Bebelerimiz, çocuklarımız, torunlarımız için ne tasarılarımız planlarımız vardı.

          Ailecek kışlık alış, verişe çıkardık. Yünlü, pamuklu giysiler, ayakkabılar, palto ve montlar beğenilir alınırdı. Esnaf hürmetle karşılar çaylar ısmarlanır, ödeme konusunu 'kaygı etme, para isteyen mi var. Ufak ufak ödersin’ diye bizleri rahatlatırdı. Çocuklarımız mutlu ve geleceklerinden her zaman umutluydu. Onlar da düşler kurardı. Ne tatlı hayalleri olurdu. Bizleri her zaman  sevindiren hayalleri.  Çocuklarımız yarınları için yaptıkları planlarını arkadaşlarına öyle güzel ve heyecanla anlatır paylaşırlardı ki, çoğumuzun sevinçten gözleri buğulanırdı.

         Gençlerimiz kabına sığamazdı. Yaşama sevinci gençlik heyecanıyla birleşir etraflarına ışık ve umut aşısı olurdu. Oğullarımız, kızlarımız amasız, fakatsız arkadaşlıklar kurarlardı. Bu yaşama sevinci hepimizi heyecanlandırır ve umutlandırırdı. Kısacası mutlu ve yarınlarımıza umutla bakan gelecekle ilgili düş kurabilen bir toplumduk.

        Şimdi düş kuramıyoruz. Bebelerimizin, çocuklarımızın, torunlarımızın yüzüne bile bakamıyoruz. Siyasi iktidar erki son 24 yılda umutlarımızı, hayallerimizi, bugünümüzü ve geleceğimizi bizden çaldı. Komşuluk ilişkilerimiz bozuldu. Oysa biz yemeğimizi soframıza koymadan önce komşularımızla paylaşırdık.  Aile bağlarımız bozuldu. Aileler dağılıyor. Zorunlu ve en temel insani ihtiyaçları bile temin edemiyoruz. Çocuklarımız, gençlerimiz bizden kopuyor. Biz buna engel olamıyoruz. Gençlerimiz ailelerinden, içinde yaşadıkları toplumdan, ülkelerinden umudu kesiyor. Ülkeni idare eden aymaz iktidar sahipleri ve iktidara aday siyasi erkanlar konuya sessiz. İş başa düşüyor.

         Her dönemde olduğu gibi eğer bir sorun varsa bu sorunu en ağır bedel ödemek zorunda bırakılan geniş yoksul halk kitleleri bizatihi kendileri çözer. Çözmelidirler de. Çünkü çürüyen sistemden beslenen ve çıkar elde eden mutlu varsıl azınlık bu düzenin değişmesini asla istemez. Bu bozuk düzeni  ancak ezilenlerin ve yoksulluk çekenlerin  ayağa kalkarak etraflarına bakmaları, ne oluyor diye haykırarak birleşmeleri ve kendi ulusal ve onursal çözümlerini oluşturmaları değiştirir  ve çözer. Anlayacağınız İş Başa Düşüyor.

        Hayallerimize, düşlerimize, umutlarımıza yeniden kavuşmak için. Bebelerimize, çocuklarımıza, gençlerimize yeniden hasretle, umutla sevgiyle bütün olumsuz kaygılardan ve korkulardan arınmış olarak sarılmak ve bir daha asla ayrı düşmemek için İş Başa düşüyor.

         Emekleriyle geleceği inşaa eden işçisiyle, emeklisiyle çiftçisi ve köylüsüyle, esnafı, zanaatkarı okumuşu, aydını bütün herkes, ey halkım. Bu düzeni emekten, insandan yana ancak bizler değiştirir. Çağdaş, uygar, Tam Bağımsız ve Gerçekten Demokratik Bir ülkeyi inşaa etmek için görev başına. İş Başa düşüyor.


Gürsel GÜZEL | 20.10.2025 - gürselguzel27@gmail.com