Gürsel GÜZEL - ÖZLÜYORUM
Yazar
Halkın huzurunu, mutluluğunu, güvenli bir ortamda yaşama olanağını sağlamak iktidarların, yani hükümetlerin temel görevidir.
Halkın huzurunu, mutluluğunu, güvenli bir ortamda yaşama olanağını sağlamak iktidarların, yani hükümetlerin temel görevidir. Bu durum çok önemlidir. Oysa 21 yıldan beri iktidar cephesi toplumsal barışı, huzuru doğrudan tehdit eden bütün unsurlara kol kanat gererek güven ortamını ortadan kaldırmıştır.
Devlet düzeninin temeli, devleti var eden toplumsal sözleşmedir. Bunun adı ANAYASA’dır. Anayasal düzeni korumak en başta iktidarların ve TBMM’nin görevidir. Oysa görünen odur ki; Anayasal düzene saldırıların kaynağını mevcut iktidar bizatihi kendisi oluşturuyor. Sözüm ona muhalefet cenahı ise duruma seyirci kalmayı, köfteye maydanoz olmayı marifet sanıyor.
Sosyal sınıflar arasındaki gelir dağılımı adaletsizliği bir başka tehlike. Genel nüfusun yüzde yirmisi açlık sorunuyla karşı karşıya. Geriye kalan halkın yarıdan fazlası ise beslenme ve barınma sorunu yaşamaya başlamış durumda. Milli gelirin mutlu azınlığın elinde toplanması mevcut iktidarın temel politikası. Devlet yapılanması içinde dinci vesayete dayalı kadrolaşma bütün devlet kademelerini işgal etmesi yine iktidarın temel politikası sonucu olmuştur.
Kısacası bu durum bir MİLLİ GÜVENLİK ve VARLIK sorunu haline gelmektedir. Bu duruma derhal son verilmelidir. AKP iktidarlarının ilk yıllarında çıkardığı ve değiştirdiği bazı yasalar bu gidişin temel taşlarını döşemiştir. Örnek vermek gerekirse;
Misyonerlik Faaliyetlerinin suç olmaktan çıkarılması,
Maden yasasında yapılan değişikliklerle yeraltı kaynaklarının yabancı kartellerce yağmalanmasının ve çevresel felaketlerin önünün açılması,
Yabancıların mülk edinmesindeki karşılıklılık ilkesinin kaldırılarak ülke topraklarının yabancılara satılması,
Yurttaşlık hakkının dövizle satın alınır kılınması gibi sayfalarca sıralamak mümkün. Ancak bütün bu gelişmelerde kurulu düzen içinde yer alan muhalif parti ve gruplarında sorumluluğu var. Yapay gündemlerin peşine takılarak asli görevleri olan toplumsal muhalefet görevlerini yerine getirmediler.
Şimdi daha geç kalınmadan yaşamsal derecede ortak zeminde toplumsal muhalefeti örgütlemek gerekiyor.
Cumhuriyet Devrimlerini bir bütün olarak yeniden ve daha güçlü olarak inşaa etmek için,
Eğitimde Birliğin ve düzenin LAİKLİK İLKESİ temelinde yeniden işler hale getirmek için,
Planlı ve karma ekonomik bir program için,
TSK üzerindeki dinci ve siyasi vesayeti kaldırmak için buna mecburuz. Aksi halde ATATÜRKÇÜYÜZ, CUMHURİYETÇİYİZ, DEVRİMCİYİZ, SOSYALİSTİZ diye ahkam kesmeyelim.
Toplumsal Barışı ve Huzuru sağlamak hepimizin görevidir. Sorumluluğumuzu ve bizden sonraki gelecek kuşaklara borcumuzun gereğini yapalım.
Gürsel GÜZEL | 26.02.2024