Gürsel GÜZEL - ÖZLÜYORUM

Gürsel GÜZEL - ÖZLÜYORUM

Yazar

Kış Basarken!

Belki de bütün Dünyada olduğu gibi Türk Milleti olarak bizim de geleneksel kış korkumuz, kaygımız ve buna bağlı kış hazırlığımız vardır.

        Belki de bütün Dünyada olduğu gibi Türk Milleti olarak bizim de geleneksel kış korkumuz,  kaygımız ve buna bağlı kış hazırlığımız vardır. Geniş yoksul halk kitleleri için kış karanlığın, soğuk ve ayazın hakim olduğu zahmetli bir dönemin tanımıdır.  Bu açıdan bakıldığında kış basarken ön hazırlıkların yapılması gerekir. Isınma, barınma, beslenme, sağlık, eğitim gibi zorunlu insani gider kalemleri insanımızın üzerine korkunç bir karabasan gibi çökmüş durumda. Zira toplumun %42’si asgari ücret düzeyinde bir gelire mahkum edilmiş, emekliler asgari ücretin çok altında bir gelirle açlığa mahkum yaşamak zorunda bırakılmış ve genel olarak toplam nüfusun %85’e yakını TÜİK verilerine göre açlık sınırının altında bir gelirle yaşamını sürdürmek zorunda. Bu kara düzen siyasi iktidarın bile isteye tercih ettiği bir yönetim anlayışı.

       Kış mevsiminin bir diğer yanı da insanları birbirine yakınlaştırmasıdır. Ağır kış koşullarında insanlar önce aile içinde ve devamında komşularıyla, dost ve akrabalarıyla bir araya gelir ve bütün bir yılın değerlendirmesini yapar. Yaşanılan zamanın, yapılan yanlış ve hatanın tamirine yönelik yeni kararlar alınır. Tarlanın, bağın, bahçenin ev ve ahır hayvanlarının tımarı bu döneme özel sohbet ve karar dönemleridir. Ülkede, dünyada olup bitenler de ana sohbet konularını oluşturur. Çünkü kış bahara, bahar yaza gebedir. Mevsimlerle birlikte yaşamın kendisi de derin izler bırakarak değişir.

       İnsanlarımız elbette bu kış döneminde son 25 yılın da derin bir analizini yapacaktır. Aslında bu analizler yapılmaya birçok yerde, çarşıda, pazarda, market’te, manavda çoktandır yapılıyor. Mevcut iktidarın yolun sonuna geldiği konuşulmaya başlamış durumda. Çünkü insanlarımız göz göre göre kendilerinden çalınanların artık farkında. Geçen her gün sofralarındaki ekmek küçülüyor. Ellerinden lokmaları çalınıyor. Bunun böyle gitmeyeceği biliniyor. Hal böyleyken giderayak TBMM’nin etkisini yitirmesi, komisyon oyunuyla milletin ve ülkenin başka ve tehlikeli bir uçuruma sürüklenmesi toplumun tamamında derin kaygılar oluşturmuş durumda.

         AKP iktidarlarının sınırda Çadır Tiyatrosundan sonra TBMM’de komisyon oyunu halkı tedirgin ediyor. Son Papanın İznik ziyareti de derin kaygıların diğeri. Zira hangi sıfat ve maksatla olduğu merak konusu olan Emine Erdoğan’ın Vatikan ziyareti de düşündürüyor. Ayrıca ABD Ankara büyükelçisi Tom Barrak’ın pervasızlığına Dışişleri Bakanlığının sessiz kalması ve ülkemizin varlığını temelden sarsan söylemleri karşısında bunu emir sayan bir anlayışla uygulama pozisyonuna geçilmesi kabul edilemez, işte bütünüyle bu konular kapımıza dayanan kış karanlığında nelere maruz kalacağımız, hangi kötülüklere uyanacağımızla ilgili derin kaygılarımızı oluşturuyor.

         Büyük Türk Milleti bu oyunlara yenilmez. Sabırlıdır. Günü geldiğinde muhataplarına hesabını en ağır şekilde sorar. Üzücü olan konu muhalefet cenahının iktidar erkince uğradığı ağır tahrik ve saldırılara rağmen geniş halk kitlelerini kucaklayacak bir tavırla güncel, akılcı ve kalıcı yaklaşımı hala ortaya koyamamış olmasıdır. Oysa kendisinden beklenen bütün Demokratik Kitle Örgütleriyle, düşünce ve ideolojik yakınlığı olan siyasi partilerle, meslek oda ve birlikleriyle sıkı ve iktidar hedefi olan bir ilişki geliştirmesidir. Umarım bunu başarır ve halkımıza umut yolu açarlar.

 

        Bu kış çok şeye gebe. Kış basarken hazırlıklarımızı buna göre yapalım.


Gürsel GÜZEL | 28.11.2025 - gurselguzel27@gmail.com