Gürsel GÜZEL - ÖZLÜYORUM
Yazar
Türkiye Cumhuriyeti Devleti yani Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün kurucusu olduğu ülke bölgesindeki olaylara, olgulara, oyunlara kayıtsız kalamaz. Bunun iyi bilinmesi ve her iktidar erki mensubunun hafızasına yazması gerekir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti yani Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün kurucusu olduğu ülke bölgesindeki olaylara, olgulara, oyunlara kayıtsız kalamaz. Bunun iyi bilinmesi ve her iktidar erki mensubunun hafızasına yazması gerekir. Komşumuz ve kardeş ülke Suriye Arap Cumhuriyeti’nin içine sürüklendiği durum Türkiye açısından seyredilecek, kayıtsız kalınacak bir konu değildir. Bunu başta Cumhurbaşkanı olmak üzere Dış İşleri bakanı ve yetkilileri kavramak ve belleğine böyle kaydetmek zorundadır. Çünkü Şam’da birisinin ayağına diken batsa acısını Ankara’dakilerin can evinde duyacağı önemli bir gerçektir. Bu nedenle Ankara ve Şam’da yetkili iktidar erkleri bir an önce el sıkışmak mecburiyetindedir. Suriye ve Batı Asya coğrafyası başta ABD, İngiltere ve İsrail’in oyun alanı olmaktan çıkarılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti için bu konu yaşamsal önemde ve önceliktedir.
Türkiye Dış Politikasını ABD ve NATO ipoteğinden bir an önce kurtarmalı ve Ankara Merkezli bir Dış Politika oluşturmalıdır. Zira tam Bağımsız bir Dış Politika egemen ve bağımsız bir devlet olmanın gereğidir. Türkiye toprakları üzerindeki yabancı askeri üs ve tesisleri kapatmalı, topraklarımız üzerinden komşularımız başta olmak üzere bölge ülkelerine zarar verici operasyon ve işlere payanda olmamalıdır. Türkiye’nin varlığına, birliğine, dirliğine yönelik tehdit ve tehlikelerin doğrudan ABD ve NATO merkezli olduğu asla göz ardı edilmemelidir. ABD ve NATO Türkiye Cumhuriyeti Devletinin gelişmesi, kalkınması ve refaha kavuşması önünde başlıca engeldir. Türkiye kendi iç barışını ve bölge barışını tehdit eden bu emperyal saldırılardan korumalı ve kurtarmalıdır. Bunun için NATO’dan ve AB GÜMRÜK Birliğinden biran dahi gecikmeden derhal çıkmalıdır.
Suriye’de iç barış tesis edinmeden Türkiye’nin barışa, huzura kavuşması mümkün değildir. Bu nedenle Şam Hükümetiyle doğrudan temasa geçilmeli ve her iki ülke arasında güven ortamı yeniden sağlanmalıdır. Her iki ülke bölge dışı güç odaklı terörist unsurlara karşı ortak mücadele yürütmeli ülkelerimizin sınırlarında sadece kendi askerleri devriye gezmeli, nöbet tutmalıdır. Her iki kardeş ülke karşılıklı olarak bir diğerinin aleyhine sonuç doğuracak iş ve eyleme asla izin vermemelidir. Ankara ve Şam hükümetleri karşılıklı güven artırıcı adımları atarken ekonomik ve askeri anlamda güvenlik ve işbirliği antlaşması yapmalı her iki ülke halkının kardeşliğini pekiştirmelidir. Böylece Türkiye kendisi için can alıcı bir Milli Güvenlik sorununu çözmüş olmakla birlikte huzur ve güven ortamı içerisinde Suriyeli Göçmenlerin barış içinde, ülkelerine dönmelerini de sağlamış olacaktır.
Yukarıda vurguladığımız gerçekten hareketle atılacak adımların peşinden BATI ASYA BİRLİĞİ kurularak bölgemizden başta ABD, İngiltere ve bağdaşıklarından oluşan ŞER ODAKLARINDAN temizlenmelidir. Unutulmamalıdır ki Batı Asya ülkelerinin ve halklarının kaderi birdir. Bu kader birliği bölgede barışın, huzurun, güven ortamının hüküm sürmesi için birlikte hareket etmeyi zorunlu kılar. Bu konunun sözde kalmaması için işi sadece iktidar erkinden beklemek doğru değildir. Bütün yurtseverlerin görüş ve düşünceleri ne olursa olsun farklılıkları bir kenara atarak, bu amaç için birlikte hareket edebilecekleri bir örgütlenmeye, platforma ihtiyaçları olacaktır. Birlikte ilk adımı atabiliriz.
Gürsel GÜZEL | 02.11.2024 - gürselgüzel27@gmail.com