Gürsel GÜZEL - ÖZLÜYORUM

Gürsel GÜZEL - ÖZLÜYORUM

Yazar

Lozan Üzerine 'Savaş İlanı'

Barış! Öyle güzel, şirin bir sözcüktür ki; en katı yüreği bile heyecanlandırır. 55 yıldan bu yana her yurttaşımızın, aslına bakarsanız bütün insanlığın rüyalarıdır, hayalidir, umutlarıdır Barış. Olması gereken yaşanılır bir ortamda, huzur ve mutluluğun kaynağıdır barış.

      Barış! Öyle güzel, şirin bir sözcüktür ki; en katı yüreği bile heyecanlandırır. 55 yıldan bu yana her yurttaşımızın, aslına bakarsanız bütün insanlığın rüyalarıdır, hayalidir, umutlarıdır Barış. Olması gereken yaşanılır bir ortamda, huzur ve mutluluğun kaynağıdır barış.

      Yaklaşık 60 bin insanımızın canını yitirdiği, şehitlerimizin olduğu, 10 binlerce gazimizin hala acılarıyla baş başa kıvrandığı, 400 bin insanımızın evinden ocağından edildiği, yaylaların, tarlaların sahipsiz bırakılarak üretim dışı bırakıldığı, toplamda 1 trilyon dolara yakın ekonomik maliyeti olan ABD, NATO, AB kaynaklı olup ancak görünürde PKK terör örgütü ile BARIŞ!...   Ne getirir sanılıyor? Hangi sosla sunuluyor?  Dikkatle üzerinde durmamız gereken bir konu.

      Acaba davullar, zurnalar gerçekten barış için çalınıyor, halaylar barış için çekiliyor ise Kandil üzerinden yapılan PKK Kongre Bildirisinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin varlık senedi ve belgesi olan Lozan Antlaşmasını tanımama cümlesi, 1924 kurucu Anayasamızı tanımama ve ülkemizi Lozan üzerinden soykırımcı ilan etmek gerçek manada bir Söz konusu bu Barış sosuyla Türkiye Halkının Önüne konan Savaş ve Saldırı ilanı Değil midir? Lozan Antlaşmasını ve 1924 Anayasasını yok saymak 1. Paylaşım savaşı sonrası bize dünya emperyalizminin dayattığı SEVR Anlaşmasıyla Türkleri imha veya Anadolu’dan sürme projesidir. Bunu 102 yıl önce Büyük Türk Milletimizin, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK öncülüğünde kararlılıkla nasıl yırtıp Batılı Barbarların başına geçirdiysek bu gün önümüze konan tezgahı da aynı kararlılıkla okur, görür, anlar ve yırtarız.

       Gerek ülkemizin, gerekse dünyanın egemenleri şunu görmeli ve iyi bellemelidir. Türkiye Halkını oluşturan herkes Türk Milletini oluşturur. Türkiye Halkını oluşturan hiçbir bireyin diğerine karşı ayrıcalığı, üstünlüğü veya zayıflığı yoktur. Olmamıştır. Ülkemizin egemenleri, aydın sanılan aymazları, Siyaset erbapları, meslek ve sanat insanları velhasıl bütün yurttaşlarımız söz ve karar sahipleri bir karar aşamasındadır. Gerçek anlamda barış istiyor muyuz?

     

      Eğer gerçekten Barış isteniyorsa (!) ülkemizdeki yolsuzlukları, kayırmacılığı, liyakatsızlığı, Hukuksuzluğu, Gelir dağılımındaki adaletsizliği bir an önce ve gecikmeden bitirin. Aksi halde bize gazel okumayın.

      Devlet memurları ve çalışanlarının tamamına yakınını sözleşmeli ücretli, geçici ve kadrolu olarak üç parçaya ayırarak, aynı iş için üç ayrı uygulamayla hak kaybı yaratarak ülkede batıştan söz edemezsiniz.

     Ömürlerini ülkemizin kalkınması ve refaha ermesi için tüketerek aylık kazançlarından biriktirdikleri emeklilik maaşlarını gasp ederek, 17 milyon emekliyi açlığa mahkum ederek Barıştan söz edemezsiniz.

      İşe yeni başlayan acemi işçiler için uygulanan asgari ücreti yaygın hale getirerek işçilerimizi açlığa mahkum ederek Barıştan söz edemezsiniz. İşyerlerinde iş cinayetlerini önlemeden, sendikalaşma önündeki engelleri ve sendika seçme özgürlüğünü önlenemez bir hak olarak düzenlemeden Barıştan söz edemezsiniz.

      Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğini çalarak, yarınlarından umutlarını karartarak, okuma, eğitim, çalışma, barınma, beslenme, çağdaş ve laik bir ülkede yaşama hakkını ortadan kaldırarak Barıştan söz edemezsiniz.

      Köylüyü, çiftçiyi tarlasını ekemez, bahçesini tımar edemez, hayvancılık yapamaz hale getirerek, köylüyü köyünden, çiftçiyi çiftinden, çubuğundan, hayvanından, merasından kopararak Barıştan söz edemezsiniz.

       İnsanlarımızı etnik ve dinsel temeller üzerinden ayrıştırarak Barıştan söz edemezsiniz.

        Kısaca vurgulamak isterim ki; ülkemizin iktidar sahipleri ve adayları şunu akıllarına iyice yerleştirsin.  İnsanlarımızı sadece ve sadece insan ve yurttaş olarak görmek kabul etmek zorundasınız. İnsanlarımızı ayrıştırmak, bunu ima ve ifade edecek yaklaşımlar Barışa hizmet etmez. Bizler Türkiye Cumhuriyeti Yurttaşları olarak ülkemizde milli gelirden eşit pay alarak, eğitim, öğretim, sağlık, güvenlik, barınma, iş ve çalışma haklarına sahip olarak barış ve huzur içinde yaşamak istiyoruz. Gerçek anlamda Barışın ve Demokrasinin temeli de budur.

        Lozan antlaşmasını ve 1924 Kurucu Anayasamızı tartışmaya açmak aymazlığın ötesinde  Dünya Emperyalizminin kanlı hançerini ülkemizin ve Türkiye Halkının bağrına saplamaktır. Bunun adı barış değil savaş ilanıdır.

 


Gürsel GÜZEL | 13.05.2025 -  gurselguzel27@gmail.com