Gürsel GÜZEL - ÖZLÜYORUM
Yazar
Her yurttaşın doğduğu,büyüdüğü bir yer vardır. Bazen bir köydür bu, bazen bir mahalle. Belki de bir dağ başı, yayla evi. Bir yörük çadırı da olabilir.
Her yurttaşın doğduğu,büyüdüğü bir yer vardır. Bazen bir köydür bu, bazen bir mahalle. Belki de bir dağ başı, yayla evi. Bir yörük çadırı da olabilir. Her doğum sancılıdır. Doğan her bebek ailesine umut taşır. Ancak yaşamaya başladığı ilk anda ağlar. Bu ağıt genellikle sevinç karışımı bir duygu yükler aileye hüzünle. Her anne ninniler geliştirir kendince. Bu ninniler annenin umutlarını, kaygılarını, korkularını, acılarını taşır. Annenin nasihatlerini yükler evladının körpecik yüreğine. Bebek sancıyla büyür. Annenin uykuları kaçar. Baba huzurunu yitirir. Çaresizlik belini büker. Tandıra üzerlik atılır. Kurşun dökülür. Dualar edilir. Çaresizliğin içinde bulunulan koşullardan kaynaklandığı akıllara gelmez. Aslında kaçan uykunun asıl nedeni eskimiş köhne düzendir.
Günlerce emek verir tarlayı, bahçeyi tımar ederiz. Tarım temizliği yapılır. Fideler hazırlanır. Budamalar yapılır. Tohumlar özenle seçilir. Bütün bu işler umutla, aşkla bütün aile olarak birlikte yapılır. Tarlada, bağda, bahçede bütün aile üretime birlikte katılır. Hasat dönemine ilişkin hayaller birlikte kurulur. Çocuklar ve bebeler için alınacak patiklere, elbiselik basmalara, pamuklu kumaşlara, ayakkabılara, kışlık iaşe için gerekli erzaklara birlikte ve açıklıkla karar verilirdi. Anne ve baba bütün korkularını, kaygılarını çocuklardan saklamaya büyük bir özen gösterirlerdi.
Acaba mevsimlik yağışlar verimli olur muydu?
Dolu, tufan ürünlere zarar verir miydi?
Arsızı, hırsızı ürünü kaldırır mıydı?
Bütün bu olasılıklar uykuları kaçırırdı.
Çocukların okul vakti geldiğinde tatlı ama buruk bir heyecan kaplardı aileyi. Okul için gerekli ihtiyaçlar, çocuğun kıyafetleri, ayağı üşümesin diye alınacak bir çift ayakkabı nereden nasıl temin edilecekti? Kime, hangi esnafa nazları geçerdi. Veresiye defteri kabardıkça kaygılar artar uykuları kaçardı anne ve babanın. Çocuklar büyüdükçe işin farkına varmaya başlar. Anne babanın mahcubiyeti çocuklara yansırdı. Çünkü yıkılası düzen yoksuldan, işçiden, esnaf ve zanaatkardan yana çok acımasızdı. Bir avuç aracı, tefeci, üçkağıtçı dalkavuk düzenin egemeniydi ve öylece devam ediyor.
Emeğimize, alın terimize sahip çıkamadığımız, dağınık ve savruk kaldığımız sürece bu düzende düzülen her zaman geniş yoksul halk kesimleri olmuştur ve olacaktır. Bu nedenle işçisi, köylüsü, esnafı ve zanaatkarıyla bütün yoksul halk kesimleri seslerini, soluklarını ellerini ve yüreklerini birleştirmek zorundadır. Yoksul geniş halk kitleleri sınıf ve insan olmak bilinciyle birlikte hareket etmek yetisini bir an önce kazanmalı ve örgütlenmelidir. Aksi halde düzenin dişlileri arasında ezilir ve ufalanırlar. Uykuları kaçar. Rahat ve deliksiz uyku bulamazlar. Yaşadıkları sürece rahat yüzü görmezler.
Uykularımızın kaçmaması için, çocuklarımızın zorunlu ve masum ihtiyaçlarını temin edememe mahcubiyeti, ezikliği yaşamamak için örgütlenelim. Şu ve ya bu örgütte değil, bize yakın ve bizi temsil ettiğine inandığımız, ancak yönetim kadrosunda bizimle aynı kaderi paylaşan insanların olduğu partilerde, sendikalarda, kooperatiflerde, işçi ve çiftçi birliklerinde mutlaka örgütlenelim. Yaşamımızdan aracıyı, tefeciyi, üçkağıtçıyı, dalkavuğu, politika cambazlarını, din tacirleri ve tüccarlarını mutlaka çıkaralım. Hakça üretelim ve hakça paylaşalım. Çürük, köhne düzeni birlikte değiştirelim. Bunu başarabiliriz. Uykularımız kaçmasın. Dikkatli olalım. Bunu bizden sonraki kuşağa, çocuklarımıza, torunlarımıza borçluyuz.
Unutmayalım!
Başarabiliriz…
Gürsel GÜZEL | 31.10.2025 - gürselgüzel27@gmail.com