Gürsel GÜZEL - ÖZLÜYORUM
Yazar
Yazar
Ülke olarak çok zor ve bunalımlı bir dönemi yaşıyoruz. TBMM’de temsil edilen siyasi yapının akıl ve bilim yoluyla bulacağı bir çözüm ve çıkış yolu gözükmüyor.
Ülke olarak çok zor ve bunalımlı bir dönemi yaşıyoruz. TBMM’de temsil edilen siyasi yapının akıl ve bilim yoluyla bulacağı bir çözüm ve çıkış yolu gözükmüyor. Atatürk’ten, akıl ve bilimden kopan ve uzaklaşan siyasal kadrolarla bir yere varılamayacağı biliniyor. Oysa çözüm ve çıkış yolu yakın tarihimizde bir ders notu olarak bütün canlılığıyla duruyor. ‘’CUMHURİYET DEVRİMLERİ ve KAPALI KARMA EKONOMİK MODELİ.
Kapalı kısmına itiraz edenlerinizi duyar gibiyim. Bilirsiniz ki küresel dünya düzeni içinde tam bağımsız anti emperyalist bir sisteme izin vermezler. O nedenle uygulayacakları ambargo ve kısıtlamalarla sizi kapalı ekonomiye zaten mahkum ederler. Eğer siz planlamanızı buna göre yapmazsanız, kapalı karma ekonomik modeli uygulamak zorundasınız.
Tam Bağımsız, Demokratik Türkiye komşularıyla barışık, iyi ilişkiler geliştiren, karşılıklı çıkara dayalı. Birbirinin iç işlerine karışmayan ve gölge düşürmeyen, saygın, insan haklarını ve ilişkilerini gözeten, ilkeli ve güvene dayalı bir dış politika izleyerek yaşama tutunabilir. Bu günkü başkanlık sistemiyle ve siyasal atmosferle bu mümkün değildir.
Öncelikle NATO’dan derhal çıkılarak ABD’nin yörüngesinden ülkeyi kurtarmak zorundayız. AB ile yapılan aldatıcı onur kırıcı bütün antlaşmalara son verilmeli ve Gümrük Birliği antlaşması sonlandırılmalıdır. Hiçbir güç Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Büyük Türk Milletini aptal yerine koyamaz.
Ülkemizdeki bütün ABD ve NATO askeri üs ve tesislerine el konularak Türk Silahlı Kuvvetlerine verilmelidir. Bu üs ve tesislerdeki bütün askeri ve sivil personel derhal en seri şekilde sınır dışı edilmelidir. Ülkemiz toprakları üzerinden ne kendi halkımıza, ne de komşularımıza hain planlar yapılamaz, saldırılamaz, gözetleme, dinleme yapılamaz.
Ülkemizde yeniden inşa edilen kapitülasyonlara son verilmelidir. Yabancılara peşkeş çekilen bütün ekonomik tesis, yapı, işletme maden sahaları ve taşınır-taşınmaz her türlü varlığa el konulmalı, hazineye kaydedilmelidir. Her alanda tam bir üretim ve kalkınma seferberliği ilan edilmeli ve uygulanmalıdır.
Tam Bağımsız ve Demokratik Türkiye güçlü bir orduyla vücut bulabilir. Bunun için TSK’da emir komuta birliği yeniden tesis edilmelidir. Liselerden başlayarak askeri okul ve akademiler doğrudan TSK’ya bağlı olarak acilen yeniden açılmalıdır.
Askeri yargı ihtisas mahkemeleri ordu içinde yeniden kurulmalıdır. Askeri hastaneler en küçük birimine kadar bütün alt yapılarıyla derhal yeniden kurulmalıdır. Askeri mutfaklar yeniden tamamen ordunun içinde ihtiyaca cevap verecek şekilde yeniden faaliyete geçirilmelidir.
Yeni imar sahalarında devlet yapı, yol, bina ve altyapılar askeri ihtiyaca göre planlanmalıdır. Gelişen dünya ve bölge koşulları bütün bu önerilerimizin ne kadar gerçekçi olduğunu doğrulamaktadır.
Hedef Tam Bağımsız ve Demokratik Türkiye...
Gürsel GÜZEL | 12.08.2024 / gurselguzel27@gmail.com
Bizler Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin mutlu, geleceğinden umutlu, kendine yeten, aile bireylerini kucaklayan birer onurlu yurttaşlarıydık.
Geniş yoksul halk kitleleri olarak düş kuramaz olduk. Yaşam mücadelesi ve sistemin dayattığı ağır sorunlar bizleri kendimizle, çocuklarımızla, geleceğimizle bırakın hayal kurmayı gecemizi gündüzümüzü kabusa dönüştürdü.
Ekim son yazın ilk ayı. Bizim buralarda (Gaziantep çevresi) ‘Bağ Bozumu’ zamanı olarak bilinir. Ekim kışın habercisidir de Mihrican soğukları, fırtınası bu ay içinde olur.
Ömrü inşaatlarda çalışmakla geçmişti. Daha 13 yaşında sucu (sıhhi tesisatçı) çırağı olarak köyünden, ailesinden koparılarak çırak olarak bir ustanın yanına yerleştirilmişti. Şehir dışında çeşitli il ve ilçelerde inşaatlarda yatıp kalkarak mesleği kavramaya çalışıyordu.
Yarına, yarınlarınıza baktığımızda üzülüyor ve kaygılanıyoruz. Oysa Cumhuriyet Türkiye’sinde Cumhuriyet Devrimlerinin ışığında bu kaygılara, umutsuzluğa asla yer olmamalıydı.
2025-26 Eğitim/Öğretim yılı önemli sorunlarla başladı. Ulaşım, beslenme, temizlik, aile ve okul sağlığı ve huzuru gibi önemli ve üzerinde kafa yorulması gereken konular.
Ülkemizde yaşanan hukuksuzluklar demokrasiyi katletmiştir. Bu durum siyasi iktidarın tercihi bu yönde olmuştur. Aslına bakarsanız ömrünü tamamlamış durumdaki iktidardan başka bir icraat beklemek saflık olurdu.
23. yılını dolduran AKP iktidarlarının yapacağı bir iş kalmamıştır. Dolayısıyla meşruluğu tartışılır duruma düşmüştür.
Zengezur Kafkasya’nın güneyinde mazlum milletlerin bağrına vurulan yeni Haçlı Hançeri’nin adı oldu.
Bir halk deyimi vardır. Kırdığın Ceviz bini aştı!.. diye. Son günlerdeki kırılan cevizlere ve gündeme bakılırsa uygar ve medeni toplumlarda her biri bin defa iktidar değiştirir. Oysa bizim ülkemizde kimse tınlamıyor.
Aşırı bir kuraklığın pençesindeyiz. Adeta kavruluyoruz. Ormanlarımız cayır cayır yakılıyor. Mevsimsel iklim kuraklığının yanında akıl tutulması, algı ve anlama fukaralığı da yaşıyoruz.
İlk defa ABD Ankara Büyük elçisinin ağzından duyurulan Türk, Kürt Arap devleti tanımlaması BOP içindeki hedeflenen Türkiye modeli olarak ortaya çıkmış durumda.
Umutsuzluk gündelik yaşamı ve geleceğe olan güveni yok ediyor. Umutları kararan özellikle genç nüfus olunca kaygı ve endişelerimiz büyüyor. Bu karanlığa gidişin durdurulması, iktidar erki kadar iktidara aday her siyasi partinin öncelikli görevi ve ödevi olması gerekir.
Öncelikle ülkemiz ve içinde yer aldığımız Batı Asya ağır sorunlarla boğuşuyor. Bu sorunlar bölgedeki insanların her bireyini doğrudan ve acımasız koşullar içinde etkiliyor.
İsrail, ABD ve İngiltere. Dünya barışını tehdit eden ‘’Şeytan Üçgeni’’. Bütün mazlum milletlerin ortak ve ezeli düşmanı. Bu üç ülkeyle dostluk ilişkileri kuramazsınız. Çünkü bu ülkelerin bünyesinde dostluğun yerini düşmanlık almıştır.
Barış! Öyle güzel, şirin bir sözcüktür ki; en katı yüreği bile heyecanlandırır. 55 yıldan bu yana her yurttaşımızın, aslına bakarsanız bütün insanlığın rüyalarıdır, hayalidir, umutlarıdır Barış. Olması gereken yaşanılır bir ortamda, huzur ve mutluluğun kaynağıdır barış.
Adalet; İnsanlığın, ahlakın, Devletin temeli olmanın ötesinde bizatihi kendisidir. Adalet herhangi bir mahkeme kararından ibaret değildir.
Ahlak ve adalet. Birbirini tanımlayan ve tamamlayan iki temel kavram. Bu temel kavramlar ancak ve ancak Cumhuriyet Devrimleri içinde anlam kazanır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Cumhuriyet Büyük Türk Milletinin binlerce yıllık tarihinin geleneksel toplum yapısına en uygun yönetim biçimi olarak yaşamımızda yerini aldı.
19 Mart görünüş itibariyle diploma sahteciliği üzerinden yürütüldüğü anlaşılan İktidar adayı muhalefetin ezilmesi, yok edilmesi operasyonu. Sadece Diplomalar üzerinden 28 kişinin adı geçiyor.
Ülkemiz hukukun ve adaletin olumsuzluklarla ana gündem konusu olması beni kaygılandırıyor. Doğumdan mezara kadar her kişinin en vazgeçilmez gereksinimi olan hukuk ve Adalet asla tartışma, konusu olmamalı.
28 Şubat. Önemli bir gün. ABD emperyalizmi tarafından Nevada Çölünde 100 yıllık sürmesi planlanan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlığına ve işgaline yönelik tatbikat üzerine Türk Silahlı Kuvvetlerinin 1000 yıl sürmesi planlanan savunma ve direniş planlarının yapıldığı gün.
Başpınar Gaziantep’in ilk akla gelen simge yerlerinden birisiydi. Binlerce dönüm sulu tarım alanlarına sahip, pınarlarından gürül gürül suların aktığı adını bu pınarlardan alan Başpınar önemli bir mesire alanıydı. Aklı evvel politikacı ve yerel idarecilerin kar hırsı ile körelen ticaret ve sanayi erbabının iş birliği ile pınarlar kurutuldu!
Yıl 1936. Gaziantep’in 15. Kurtuluş yıldönümü. Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Gazianteplilere kutlama telgrafı: ‘’Türküm diyen her şehir, her kasaba ve en küçük Türk köyü, Gazianteplileri Kahramanlık timsali olarak alabilir!
Özlemle ve hasretle anıyorum. Rahmetli ‘Aşık İhsani’ 70’li yılların başlarında söylemişti. ‘’Yazacağım bu can benden çıkana dek yazacağım. Eşitsizlik zincirini, kırana dek yazacağım hey.’’
Son zamanlarda güne anlam yüklemek moda oldu. ‘Cuma’nız mübarek olsun! Hayırlı Cuma’lar ve kandil kutlamaları bunlardan bazıları.
CUMHURİYET DEVRİMLERİNİ YENİDEN VE DAHA GÜÇLÜ TEMELLERÜZERİNE İNŞAA ETMEK ! 2025 YILINDA BAŞARMAMIZ GEREKEN GÖREV BUDUR. KARARLILIKLA BU GÖREVİ BAŞARACAĞIZ.
Cumhurbaşkanlığı, TBMM Başkanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Makamlarına.
Komşumuz Suriye karmaşık bir sevinç içinde. ABD Türkiye üzerinden bağdaşıklarıyla birlikte bir işgal harekatı yaptı. Bu askeri harekatı başkanlık sistemiyle doğrudan kendine bağladığı BOP Eş başkanı üzerinden planlandı ve uygulandı. Suriyeli komşularımız sevinç içerisinde. ‘Suriye kurtuldu’ diyorlar. Ülkelerini kimden kurtardılar? Bu sorunun yanıtı yok.
Ülkemiz bir kuşatma altında. Topyekün bir saldırı, delicesine kapımızda. Sözde müttefik bildiğimiz NATO ve AB 50 yıldan beri bizi terör örgütlerine askeri lojistik vererek, himaye ederek, eğiterek sürekli bölücü bir sıcak çatışmanın içinde yutuyor.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti yani Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün kurucusu olduğu ülke bölgesindeki olaylara, olgulara, oyunlara kayıtsız kalamaz. Bunun iyi bilinmesi ve her iktidar erki mensubunun hafızasına yazması gerekir.
Yedi gün, her ay ve mevsim değişik bitkilerin çiçeklenme zamanıdır. Gaziantep yöresinde Garip adıyla anılan bir çiçek vardır. Yaygın olarak ‘’Kasım patı çiçeği’’ olarak bilinir.
Onlarca yıldan beri terörle mücadele ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti 60 bine yakın vatan evladını teröre kurban verdi.
Gündeme düşen kahredici olay özel hastanelerdeki ‘’yeni doğan Bebek ölümleri ‘’ haberleri. Bu noktaya nasıl ve neden gelindiği üzerinde durulmalı. Bu olay dünyanın herhangi bir ülkesinde olsa ortada bakan, genel müdür, hatta hükümet dahi kalmayabilirdi.
Filistin topraklarında, Gazze’de Dünya Emperyalizminin (Doymazların) İsrail eliyle işlediği insanlık suçlarının 1. Yılını geride bıraktık. Batılı Doymazların kirli eli, İsrail soykırım ve katliamlarına acımasızca devam ediyor.
Batılı Barbarlar iyice azdı. İşi zorbalığın üstüne, bütün Dünya insanlığını, mazlum Milletleri topluca katletmeye, soykırım yaparak imha etmeye götürüyor.
Bizler, 1961 Anayasasının sağladığı özgürlükler ve demokrasi ortamında doğduk ve yaşadık. Özgür ve özerk üniversitelerimiz vardı. İlk okullarımız 5 yıllıktı.
Devletin her sızan ve en ciddi Milli Güvenlik sorunu haline gelen dinci vesayet gündelik yaşamı sarsıyor. Ülkemizde eğitim Birliği esası ortadan kaldırılmış, Adalete güven sıfırlanmış, Üniversitelerin özerk yapısı bozulmuş ve işlevini yitirmiştir.
Bu haykırış Dünya Emperyalizmine başkaldırıdır. Bu Haykırış Büyük Türk Milletinin 30 Ağustos Zafer Bayramında yeniden yükselen sesidir.
Bilindiği üzere Eylül ayı okulların Eğitim-Öğretim yılı başlangıcı. 2024-25 Eğitim-Öğretim yılı acıyla ve sancıyla başlayacak. Yurttaşlarımızın ezici çoğunluğu açlık ve yoksulluk sorunuyla baş başa bırakılmış durumda .
Filistin topraklarında ve Batı Asya’da yüzyılı aşkın bir süreden beri süregelen kirli savaşların duracağı yok. Önce İngilizlerin ektiği Fitne tohumları bu topraklarda Batılı barbarlarca sürekli beslenerek büyüyor.
ABD Kongresi bütün insanlığın gözüne soka soka İsrail’in Haçlı Zihniyetiyle uyguladığı Filistin’deki Gazze Soykırımını onayladı. İnsanlığa karşı işlenen soykırım suçunun sanığı Netenyahu’nun ABD Kongresinde 59 defa dakikalarca alkışlanması sadece ABD’nin değil Batılı Barbarların, NATO’nun gerçek yüzünü görmemiz açısından da önemli bir yanı olduğu kanısındayım.
NATO kurulduğu gün ve andan itibaren ABD emperyalizminin koruyucu şemsiyesi olagelmiştir. Asıl misyonu da budur. Batılı barbarların açık veya örtülü bütün operasyonları NATO içinde kurgulanmış, planlanmış ve uygulanagelmiştir
Gaziantep Kulübü Alleben Toplantıları kapsamında Mesleki Odalar ve Dernek başkanları ile yapılan ’’Şehrimizde Değişen Nüfus Yapısı ve Etkileri’’ Başlıklı toplantılarda konuyla ilgili ayrıntılı ve önemli bir Rapor yayınlandı. Gaziantep Kulübü öncülüğünde 41 meslek odası, Dernek ve vakıflardan oluşan katılımcıların duyarlılığı takdire şayan.
Batı Asya Batılı Barbarların işgali altında bir çıkış yolu arıyor. (MU?) Filistin bir bütün olarak göz ardı ediliyor. Gazze İsrail özelinde bütün Dünya doymazlarının gözetimi ve desteğiyle soykırıma tabi tutuluyor.bATI
Uzunca bir dönemden bu yana,1946’dan beri Cumhuriyeti, Cumhuriyet Devrimlerini, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü içine sindiremeyen gerici ve yobaz çevrelerin sinsice yürüttükleri karşı devrim süreci açığa çıkmış gözüküyor.
Kapitalist sistem yaşam alanlarının, her türlü toplumsal değerlerin içini boşaltarak her birini sömürü aracına dönüştürüyor.
İlk kurulduğu ve iktidara geldiği Ocak 2003’ten bu yana Atatürk, Cumhuriyet Devrimleri ve laikliğe karşı düşmanlığını hızla artıran AKP iktidarları Türkiye Yüzyılı Eğitim Müfredatı taslağıyla son darbeyi vurmaya hazırlanıyor.
Yağmacı ve talancı iktidarların iflasa sürüklediği ekonomide her zaman olduğu gibi sistemin yükü yine işçinin, çiftçinin, üreticinin, emeklinin, esnafın sırtına yüklendi.
Yaklaşık olarak 150 yıldan beri kan ve gözyaşının aktığı Batı Asya barışa hasret.
Bir bayram arefesindeyiz. Geniş yoksul halk kitleleri için bayramlar anlamını büyük ölçüde yitirdi. Anneler, babalar, dedeler, nineler kaygılı ve üzgün. Ağırlaşan ekonomik koşullar insanımızı açlık sorunuyla karşı karşıya bıraktı.
Güzel ülkemin güzel insanlarıyla birlikte mumları yaktık. Karanlığın gücünü kırdık. Ancak Tan yeri ağarıyor. Şafağa Hazır olmak lazım.
Durum nedir? İrdeleyelim. 31 Mart 2024 yerel seçimlerinin arifesindeyiz. Öncelikle seçim tarihine dikkat çekelim.
13 gün iki haftadan az bir zaman sonra yerel seçimlerde oy kullanacağız!
Demokrasi herkesin hayran olduğu ama ne olduğunu bir türlü kavrayamadığı, KAVRAM KARMAŞASI.
Halkın huzurunu, mutluluğunu, güvenli bir ortamda yaşama olanağını sağlamak iktidarların, yani hükümetlerin temel görevidir.
Kamuoyunda 5’li Çete namıyla bilinen iktidardan imtiyazlı ihale gruplarının aşırı kar hırsı ve doymazlığının sonucu İLİÇ ÇEVRE ve Maden felaketi.
Gaziantep ilimizin de içinde bulunduğu bölgede yaşanan 6 Şubat Deprem Felaketinin üzerinden bir yıl geçti.
Bilindiği üzere 31 Mart yerel seçimleri süreci içindeyiz. Emekçi Halk yığınlarının yoksullaştırıldığı bir dönemde ekonomik özgürlüğünü büyük ölçüde yitiren seçmenler oylarını yoksulluğun ve açlığın baskısı altında inleyerek kullanmak mecburiyetinde bırakıldı.
2003 yılı Ocak ayında asgari ücret 224 TL iken, en düşük işçi emeklisi maaşı 336 TL idi. 2003 Ocak ayı AKP iktidarıyla ilk tanıştığımız yıl, işçi emeklisi bu maaşıyla, 336 lirayla 11 çeyrek altın alabiliyodu. Bu rakam TÜİK verilerine dayanmaktadır. AKP iktidarları emeklinin cebinden çaldığını versin, üstü kendisinde kalsın.
Öncelikle Irak’ın kuzeyinde terörist saldırı sonucu 9 Vatan evladını daha şehit verdik. Büyük Türk Milletimize başsağlığı dilerim. Bilinmelidir ki 50 yıldan beri yürütülen terörist saldırıların odağında başlıca destekçisi ABD, NATO ve batı emperyalizmidir.
Bu yazımda sizlerle bir rüyayı, yani gece uyurken istem dışı bir beyincik faaliyetini paylaşarak giriş yapacağım. Tabi hoş görünüze sığınarak.
Son bir haftada bölücü terör saldırılarında 12 Mehmetçiğimizi, vatan evladını şehit verdik. Türk milleti olarak üzgünüz. Hükümet yetkilileri terörle mücadelede kararlı olduklarını dile getiriyor. Muhalefetin sözünü etmiyorum. Zira son İçişleri Komisyonunda NATO’nun genişlemesiyle ilgili toplantıda Cumhur İttifakını oluşturan AKP ve MHP ile aynı kararda birleştiler
Merhaba sevgili okuyucularım. Uzun bir aradan sonra yeniden birlikteyiz. Yerelden genele halkımızın ve ülkemizin gündemi üzerine değinmelerde bulunacağız. Bunu yaparken elbette sizlerin eleştiri ve önerilerinden yararlanmayı umuyorum.