Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Üzerine Değinmeler
Haber Kategorisi: Eğitim

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Üzerine Değinmeler

Milli Eğitim Bakanlığı, uzun süredir gözlerden uzak bir şekilde çalışmaları süren “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” başlıklı müfredat taslağını 27.04.2024 tarihinde açıklayarak, “bir haftalık” askı süresi içinde kamuoyundan görüş ve öneriler alacağını duyurdu.

Milli Eğitim Bakanlığı, uzun süredir gözlerden uzak bir şekilde çalışmaları süren “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” başlıklı müfredat taslağını 27.04.2024 tarihinde açıklayarak, “bir haftalık” askı süresi içinde kamuoyundan görüş ve öneriler alacağını duyurdu.

Öncelikle müfredat programının manifestosunu oluşturan “Öğretim Programları Ortak Metni” üzerinde durmak, başka bir yazıda da kendi alanımız ilkokul programlarını değerlendirmek istiyoruz.

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli taslağında seçmeli ders paketlerinden sadece “Din, Ahlek ve Değer” paketinde yer alan derslerle ilgili değişiklik yapılmış; başta İngilizce müfredatı olmak üzere, seçmeli ders paketlerinden “İnsan, Toplum ve Bilim”, “Kültür, Sanat ve Spor” paketleriyle ilgili herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Bu durum, bu derslerle ilgili müfredat çalışmalarının sürdüğünü veya eski müfredatın geçerli olduğu sonucunu doğurmaktadır.

Bu konu ile ilgili kamuoyuna açıklama yapılmalıdır.

1.Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli (TYMM) Müfredatının dili, liberal tonlarla yazılmış 2018 müfredatının aksine yoğun bir muhafazakâr söylem içeriyor! Bu durum, eğitim politikalarının ve müfredatın, ekonomik altyapıdan, toplumun sosyolojik, kültürel, dinsel, yapısından ve siyasal eğilimlerinden bağımsız, bir partinin veya iktidar blokunun istediği gibi eğitim politikası veya müfredat oluşturabileceği ön kabulünden hareket eden bir yanlış akıl tarafından hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Oysa eğitim politikaları ve müfredat belirlenirken, toplumsal konsensüsle;  eğitimin, toplumun siyasal, sosyal, dinsel, kültürel yapısına uygun ve bu yapının beklentileri doğrultusunda belirlenmesi gerekir.

Bu anlamda, müfredat oluşturulurken 1 000’e yakın akademisyen ve öğretmenle temas edildiği ifade edilse de bu akademisyen ve öğretmenlerin kimler olduğu bilinmemektedir. Öğretmen camiasının en örgütlü kesimlerinin temsilcileri olan eğitim sendikalarından görüş alınıp alınmadığı belli değildir.

TYMM, “Türk eğitim sistemi bütün ideolojilerin üstünde millî bir şahsiyetin oluşumuna katkı sağlamak ve millî bilince sahip şahsiyetlerden oluşan bir toplum oluşturabilmek adına ahlaklı, erdemli; milleti ve insanlık için iyi, doğru, faydalı ve güzel olanı yapmayı ideal edinmiş bilge nesilleri hedefler.”  belirlemesiyle, bütün ideolojilerin üstünde milli bir şahsiyet yetiştirmek hedefiyle yola çıkılmış fakat müfredatın hem dili, hem de hedefleri milliyetçi-muhafazakar bir şahsiyet yetiştirilmesi hedeflenmiştir!

2. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi (4-8. Sınıf) Öğretim Programı’nın Temel Felsefesi bölümünde, “İnsanın varoluşsal ihtiyaçlarının başında anlam arayışı gelir. Bu ihtiyacın karşılanmasında en büyük desteği geleneksel dinî kurumlar ve toplum sunmaktadır. Anlam arayışı insan için önemli bir ihtiyaç olduğu kadar önemli bir sorumluluktur. Zira anlamlı bir hayat, güçlü ve üretken bir kişilik ile toplumsal yapı için de vazgeçilmezdir. 21. yüzyılda yaşanan değişimlerin etkisiyle bireysellik ve toplumsallık arasındaki ölçütlerin anlamı zayıflamış ve ayrıca bilgiye erişimde meydana gelen değişimlere bağlı olarak da geleneksel anlam arayış yollarının etkinliği azalmıştır. İnsanoğlunun yüzleştiği yeni sosyal gerçeklik, insanı anlam arayışı konusunda yeni yöntemler geliştirmeye sevk etmiştir. Yeni sosyal gerçeklik, insanın anlam arayışı için sınırlayıcı bir duruma işaret etmektedir. Din ve ahlak öğretimine duyulan ihtiyaç da burada ortaya çıkmaktadır.” ifadeleri yer almaktadır.

Esasen Türkiye toplumunun dinsel çoğulculuğunu dikkate almayan, önemli bir dinsel topluluk olan Alevi vatandaşlarımızın çocuklarına, defalarca AİHM tarafından iptal edilmesine rağmen halen Anayasal zorunluluk çerçevesinde DKAB derslerini dayatan; en az Alevi vatandaşlarımız kadar bir toplumsal kesim oluşturan “Ateist, deist, agnostik” vatandaşlarımızın çocuklarına, sadece “Din”in kendisinin olduğu  bir anlam arayışı sunan bir müfredat programından nasıl bir “Anlam arayışı” beklenebilir?

Bu anlamda toplumdaki dinsel çoğulculuğu dikkate almayan, çoğunluk dini olan Sünni-Hanefi inancının din anlayışının başat olduğu bir DKAB müfredatı ortaya çıkmıştır.

3. 2018 Müfredatında yer alan “Ortaokul ve İmam hatip Ortaokulu Yaşayan Diller ve Lehçeler Dersi (Kürtçe) Öğretim Programı, yukarıda da belirttiğimiz gibi TYMM kapsamında yer almadı. Bu durum, ana dili Kürtçe ve Arapça olan milyonlarca vatandaşımızın, bırakın ana dilinde eğitim taleplerini karşılamayı, haftada iki saat seçmeli de olsa kendi dillerini öğrenme haklarını yetersiz bir noktada kalmasına yol açacaktır.

4. “Yetkin ve Erdemli İnsan” tanımlaması altında, o kadar fazla özellik bir araya getirilmiş ki, adeta “her tarladan bir kesek kaldırılmış!” Birkaç çarpıcı örnek verelim;

- Dengeli beslenen: Sağlıklı beslenme alışkanlıklarını benimser.

Özellikle ekonomik krizin ağır hissedildiği bir dönemden geçiyoruz ve çocuklar bırakın dengeli beslenmeyi aç ve susuz bir şekilde okula gitmektedir. MEB bir an önce “Bir öğün ücretsiz okul yemeği” talebini karşılamalıdır.

-Manevi sağlığını koruyan: İçsel huzur ve dengesini sürdürmek için manevi değerlere önem verir, ruhsal gelişimine özen gösterir ve manen gelişmiş hayat tarzını benimser.

- Yiğit ve mert: Korkularına rağmen cesur davranır, yolundan dönmez ve zorluklarla yüzleşmekten çekinmez.

- Vatanını, milletini seven ve savunan: Vatanını, milletini sevgi ve bağlılıkla savunurken tarihini, kültürel mirasını anlar; toplumsal sorumluluklarını yerine getirme bilinci geliştirir.

- Gelişmiş bir devlet bilicine sahip olan: Devletin millet için anlamını bilir.

-Millî kültürüne ve manevi değerlerine bağlı: Ülkesinin kültürel ve manevi değerlerine bağlıdır; gelenekleri ve tarihine saygı gösterir, bu değerleri gelecek nesillere aktarmaya önem verir, kültürüne duyarlıdır.

Milli kültür ve manevi değerlerine bağlı, gelişmiş bir devlet bilincine sahip, yiğit ve mert, vatanını ve milletini seven özellikler, tanımlanmaya ve içi doldurulmaya muhtaç kavramlardır. Örneğin, Sünnilerin, Alevilerin, ateistlerin, deistlerin ve agnostiklerin manevi değerleri birbirinden oldukça farklıdır. Ortaklaşma nasıl sağlanacaktır?

 

“İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın!” anlayışından, devletin, millet için anlamını bilir, anlayışına evrilen bir noktada devletin anlamı nedir?

5. Öğrenme Çıktıları Çerçevesi başlığı altında Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nde becerilerin gelişimi; zihinsel, sosyal-duygusal, fiziksel ve ahlaki boyutları içeren bütüncül bir yapıda ele alınmaktadır. Kavramsal beceriler, temel beceriler, bütünleşik beceriler ve üst düzey düşünme becerileri çevrimi geniş bir beceri kümesinin parçaları olarak ele alınmış ve edinilmesi gereken bütün becerilerle ilişkilendirilmiştir. Bu durum, becerilerin edinilmesinde önemli bir etki yaratacaktır ancak öğretmenlerin hareket alanını daraltıcı etki yaratır mı diye düşünmüyor da değiliz?

6. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nde Türkçe alan becerileri tüm beceri alanlarının, okuryazarlıkların, eğilimlerin ve değerlerin temel bileşeni olarak ele alınmıştır. Ana dili aracılığıyla iletişim kuran birey, dili anlama ve anlatma amacıyla kullanmaktadır.

- Anlama, başkaları tarafından gönderilen görsel ve işitsel uyaranların (ses, yazı, görüntü vb.) birey tarafından anlamlandırılmasıdır.

-Anlatma ise görsel ve işitsel uyaranların (ses, yazı, görüntü vb.) içerik üretmek üzere birey tarafından kullanılmasına dayanan bir süreçtir. Türkçe alan becerileri; anlama ve anlatma çerçevesinde dinleme/izleme, okuma, yazma ve konuşma becerileri ele alınmıştır.

Türkçe alanına özgü son işlem olan kendine uyarlama (öz yansıtma becerisi), benlik becerileri arasından alınmış ve alana özgü beceri olarak sunulmuştur. Bu yapılırken ana dili eğitimi sürecinde bireyin dil becerisini geliştirme süreci hakkında düşünmesi, kendini değerlendirmesi ve uyarlayabilmesi; sonunda kendi dinleyici, okuyucu, konuşmacı ve yazar kimliğini oluşturması amaçlanmıştır.

Bu anlamda, Türkçe alan becerileri konusunda yapılan değişiklikleri doğru ve anlamlı buluyoruz.

7. Matematik alan becerileri yerinde bir şekilde,  ilkokul, ortaokul ve lise düzeyini kapsayan ve süreç bileşenleri ile modellenebilen beceriler dikkate alınarak belirlenmiştir. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nde yer verilen beş matematik alan becerisi şunlardır: Matematiksel muhakeme, matematiksel problem çözme, matematiksel temsil, veri ile çalışma ve veriye dayalı karar verme, matematiksel araç ve teknoloji ile çalışma.

Matematik alan becerileri kavramsal becerilerden bütünleşik beceriler üzerine inşa edilmiştir. Bütünleşik beceri setinin karşılayamadığı durum veya süreçler için matematiğe özgü bütünleşik beceriler tanımlanmıştır. Bu anlamda kavramsal becerilerle matematik alan becerilerinin sıkı bir etkileşimi söz konusu olup bu iki beceri türünün birbirinin gelişimini destekleyen yapısı ön plandadır. Matematiksel temsil ve veri ile çalışma ve veriye dayalı karar verme becerileri, matematiğe özgü yapıları göz önünde bulundurularak tamamıyla alana özgü bütünleşik beceriler üzerine inşa edilmiştir.

8. Fen bilimleri eğitimi, bireylerin karşılaştığı problemleri fark edebilmesi, kararlar vermesi ve hayata yönelik faaliyetlerini bu kararlar bağlamında düzenlemesine yönelik deneyim kazanmalarını destekler. Söz konusu deneyimleri kazandırmak için fen öğretimi sürecinde öğrenciler günlük hayattaki olayları ve olguları fen kavramlarıyla anlamlandırırken bilimsel becerileri uygun ve etkili bir şekilde kullanmak durumundadır.

Bu kapsamda Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nde 13 farklı fen bilimleri alan becerisi tanımlanmıştır. Fen bilimleri alan becerileri; bilimsel gözlem, sınıflandırma, bilimsel gözleme dayalı tahmin, bilimsel veriye dayalı tahmin, operasyonel tanımlama, hipotez oluşturma, deney yapma, bilimsel çıkarım yapma, bilimsel model oluşturma, tümevarımsal akıl yürütme, tümdengelimsel akıl yürütme, kanıt kullanma ve bilimsel sorgulama becerilerinden oluşmaktadır. Fen bilimleri alan becerilerinin tamamı birbiriyle ilişkili olup bazı beceriler ise birden fazla beceriyi kapsayacak biçimde yapılandırılmıştır. Bu bütünleşik yapıda olan alan becerileri süreç bileşenleriyle birlikte kullanılmayı gerektirmektedir.

Bu yapısıyla fen bilimleri öğretim programının ana yapısı, fen bilimleri alanındaki becerilerin kazandırılması için gerekli ve yeterlidir.

9.Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nde sosyal bilimler alan becerileri kapsamında yerli ve yabancı literatür, alanın kendine özgü yapısı ve çağın gereklilikleri göz önünde  bulundurularak yirmi birinci yüzyıl becerileri ile de güçlü ilişkileri olan on yedi alan becerisi belirlenmiştir. Bunlar; “Zamanı Algılama ve Kronolojik Düşünme Becerisi, Kanıta Dayalı Sorgulama ve Araştırma Becerisi, Tarihsel Empati Becerisi, Değişim ve Sürekliliği Algılama Becerisi, Sosyal Katılım Becerisi, Girişimcilik Becerisi, Mekânsal Düşünme Becerisi, Coğrafi Sorgulama Becerisi, Coğrafi Gözlem ve Saha Çalışması Becerisi, Harita Becerisi, Tablo, Grafik, Şekil ve/veya Diyagram Becerisi, Mantıksal Muhakeme Becerisi, Felsefi Sorgulama Becerisi, Felsefi Muhakeme Becerisi, Felsefi Düşünce Ortaya Koyma Becerisi, Eleştirel Sosyolojik Düşünme Becerisi, Tarihsel Sorun Analizi ve Karar Verme Becerisi”dir.

Alan becerilerinin kazanılabilmesi noktasında belirli süreçlerin iç içe geçtiği karmaşık bir yapının söz konusu olduğu, bir beceriyi kazanabilmek/uygulayabilmek için birçok alt becerinin yerine getirilmesi zorunluluğu ve birbirini etkileyen/şekillendiren bütünlüklü bir yapı ortaya çıkmaktadır. Bu yönüyle her becerinin kendi iç dinamiğini detaylandırmak ve hangi çok boyutlu süreçlerden geçilerek o becerinin kazanılabileceğini ortaya koymak hedeflenmiştir. Her beceri, kendi içerisinde birbirini etkileyen/şekillendiren ve ardışık olmayan süreçlerin modellenmesiyle açıklanmıştır. Beceriyi kazanma süreçlerinin detaylı bir şekilde ortaya konulması, sonraki dönemlerde becerinin kazanılıp kazanılmadığını ölçme ve değerlendirme açısından kolaylık sağlayacak, ölçme ve değerlendirme araçları geliştirme boyutunda yol gösterici olacaktır.

Sosyal bilimler alan becerileri konusunda da anlamlı düzenlemeler yapılmıştır.

10. Eski müfredatta “Kazanımlar” yerine “Öğrenme çıktıları” kavramı getirilmiş, öğretim programında yer alan ünite/tema/öğrenme alanı kapsamındaki bilgi kümesinin ilişkili alan becerileri ya da kavramsal beceriler ile birleştirilmesi yoluyla oluşturulmaktadır. Öğrenme çıktıları yapılandırılırken, ilgili dersin içeriği ile buluştuğunda öğrenme çıktılarına temel oluşturan kavramsal beceriler ve alan becerilerinin süreç bileşenlerinde ve becerilerin gerçekleşmesi için deneyimlenmesi gereken eylemlerde alana özgü uyarlamalar yapılabilmektedir. Belirli bir eğitim ve öğretim sürecini tamamlayan öğrencilerin neyi bilmeleri, anlamaları ve yapabilmelerinin beklendiğini açıklayan öğrenme çıktıları; öğretme-öğrenme faaliyetlerini yönlendirmek ve öğrenmenin değerlendirilmesini sağlamak için referans olarak kullanılan önemli bir bileşen olarak tanımlanmıştır.

11. TYMM taslağında Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nde üç farklı programlar arası bileşen tanımlanmaktadır. Bu bileşenler şunlardır:

1. Sosyal-duygusal öğrenme becerileri.

2. Ahlaki pusula olarak millî ve manevi değerlerimiz: Erdem-Değer-Eylem Modeli.

3. Öğretim programlarını zenginleştiren sistem okuryazarlığı.

12. TYMM taslağının en güçlü yönlerinden birisi, “Öğrenme Kanıtları Ölçme ve Değerlendirme” bölümüdür. Ölçme ve değerlendirme hem öğretimin bir parçası hem de öğretimi tamamlayan bir süreçtir. Bir öğretim programı uygulanırken uygulamanın her adımında öğrencinin gelişiminin incelenmesi, öğretme-öğrenme sürecinin istenen ürünleri verip vermediğinin izlenmesi gerekir. Ölçme ve değerlendirme faaliyetleri; öğrencilerin bilgi, beceri, eğilim ve değerlerdeki düzeylerini belirlemenin yanı sıra öğrenme eksiklikleriyle ilgili de bilgi sağlar. Bu nedenle ölçme ve değerlendirme faaliyetleri; öğretim sürecini en üst düzeyde destekleyecek, geri bildirim sağlayan yapıcı ve beceri odaklı olacak şekilde planlanarak yürütülmelidir. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli öğretim programlarında öğrenmeleri iyileştirmek için sürekli, geliştirici (biçimlendirici) ölçme ve değerlendirme kullanılmış; öğretim tasarım ve uygulamasında birinci önceliğin öğrenme sürecinde derinleşme olmasının teşvik edildiği bir anlayış benimsenmiştir.

Öğretim programları kapsamında sadece sonuca odaklanan bir yaklaşımdan ziyade öğrencilerin süreç içindeki öğrenme düzeylerini takip etmek için geliştirici (biçimlendirici) ölçme ve değerlendirme uygulamaları kullanılmıştır. Sürece dair ölçme ve değerlendirme uygulamalarının ve özellikle performans görevlerinin mümkün olduğunca sınıf ortamında yapılacak şekilde yapılandırılmasına özen gösterilmiştir.

Öğrencilerin ölçme ve değerlendirme sonuçlarının farklı paydaşlara raporlanması önemli bir süreçtir. Raporlama süreci; öğrencilerin öğrenme süreçlerini anlamaları, desteklemeleri ve geliştirmelerine yardımcı olmak amacıyla tasarlanmalıdır. Bu sürecin adil, açık, anlaşılır ve bilgilendirici olması gerekmektedir. Her öğrencinin ihtiyaçları farklıdır. Bu nedenle raporlar öğrencilerin güçlü ve zayıf yönlerini, gelişim gösterdikleri alanları ve potansiyellerini yansıtmalıdır.

13.  Okul temelli planlama anlayışı olumlu bir düzenleme olmuş, zümre öğretmenler kurulu tarafından ders kapsamında gerçekleştirilmesi  kararlaştırılan araştırma ve gözlem, sosyal etkinlikler, proje çalışmaları, yerel çalışmalar, okuma çalışmaları vb. çalışmaları kapsamaktadır.

14. Öğretmen yansıtmaları bölümünde, yansıtmanın temel amacı öğretmen ve öğretimin gelişimini desteklemektir. Yansıtma yoluyla öğretmenlerin hem kendilerinin hem de öğretim programlarının güçlü ve iyileştirilmesi gereken yönlerini değerlendirmeleri beklenmektedir. Buna bağlı olarak öğretim sürecini iyileştirebilir ve öğrencilere daha iyi öğrenme deneyimleri sunabilirler. Öğretmen yansıtmaları için görüşme formları, öz değerlendirme formları, anekdot kayıtları, günlükler, amaçlı tartışmalar, zümre ve şube öğretmenler kurulu raporları, öğretmenler kurulu raporları, gelişim dosyaları, mikro öğretim değerlendirmeleri ve ders raporları gibi veri kaynakları kullanılabilir.

TYMM taslağının milliyetçi-muhafazakâr bakış açısıyla hazırlanmış olması, toplumun sosyolojik, kültürel, dinsel ve dilsel yapısını dikkate almaması, çok sayıda milliyetçi-muhafazakâr değeri içeriyor olması özellikle Türkçe, Matematik, Fen Bilimleri, Sosyal Bilimler ve ölçme ve değerlendirme alanındaki getirdiği yenilikleri gölgede bırakacaktır.

Abdullah DAMAR | 29.04.2024