Abdullah DAMAR
İşte Abdullah DAMARın kaleminden kendi güncel biyografisi
İşte Abdullah DAMARın kaleminden kendi güncel biyografisi
Bugünlerde sosyal medyada, bir okulun bütün öğretmenlerinin sözbirliği edip, okul çıkış zili çalınca, öğrencilerden önce çıkışa doğru hızla koşmalarını konu edinen bir video, eğitimciler arasında çokça konuşuldu ve konuşulmaya da devam edilecek.
Bugünlerde sosyal medyada, bir okulun bütün öğretmenlerinin sözbirliği edip, okul çıkış zili çalınca, öğrencilerden önce çıkışa doğru hızla koşmalarını konu edinen bir video, eğitimciler arasında çokça konuşuldu ve konuşulmaya da devam edilecek.
Sözkonusu videoda öğretmenler ironi yapıyor tabii!
Hani son derste, daha derse başlarken öğrencilerin yavaş yavaş toparlanmaya başlamaları, sınıfta saat varsa saati gözlemeleri, saat yoksa akıllı saati olan arkadaşlarını yoklamaları, o da yoksa öğretmen direk “Kaç dakika kaldı öğretmenim?” sorusunu sordukları anlar var, işte o anlar çocuklara okulu ve öğrenmeyi sevdiremediğimizin en açık göstergesi değil mi?
İşte son derslerde yaşanan bu karmaşayı ortadan kaldırmak için en başta yapılması gereken çocuklara okulu, öğrenmeyi sevdirmek, onların öğrenme çabalarını desteklemek ve öğrenme kararlılıklarını sürdürmelerine yardımcı olmaktır.
Bu anlamda çocukların öğrenmeyi sevmeleri ve meraklarını gidermek için çaba göstermeleri, öğrenmeyi deneyimlemeleri onların isteği ve içsel motivasyonuyla gerçekleşir. İnsan nasıl sevmediği bir ortamda bulunmak istemez ve bunun için gerekli çabayı göstermezse, çocuklar da kendileri için ilgi çekici olmayan ortamlarda bulunmak istemezler. Bu durumdan dolayı çocukların bir derse veya bir konuya karşı ilgi duymalarının ve olumlu tutum geliştirmelerinin sağlanması oldukça önemlidir. Bu amaca ulaşılmasında ise okul içi ve okul dışı öğretim süreçleri önem kazanmaktadır.
Okul içi, sınıf ve okul dışında yaşanılan öğrenme deneyimlerinin çocuklar için çekici, onların merakını uyandırıcı, etkinliklere katılmalarını destekleyici, merak uyandırıcı ve öğrenmeyi sağlayıcı nitelikte olması gereklidir.
Okullarımızda yıllardır uygulanagelen ve birbirinin tekrarı programlar, pilot uygulama olmadan hayata geçirilen projeler, merkezden alınan ve yereli yeteri kadar işin içine sokmayan uygulamalar, kâğıt üzerinde gerçekleştirilen değişiklikler ve öğretmenlere yeteri kadar verilmeyen hizmetiçi eğitimler nedeniyle, Bakanlık tarafından büyük umutlarla ortaya konulan eğitim politikaları yeterince işlevsel olamamıştır.
Bu nedenle, çocuklara okulu, öğrenmeyi sevdirmek, onların merakını uyandırmak ve öğrenmeyi içsel motivasyonla sağlamak için çocuğun üstün yararını düşünen ve onların demokratik sınıf ortamında öğrenme yaşantısını sürdürecek ortamları yaratmalıyız.
Abdullah DAMAR | 23.12.2024
Günümüz çocuklarının yaşadığı en önemli sorunlardan birisi de aşırı teknoloji kullanımı ve buna bağlı olarak gelişen teknoloji bağımlılığıdır.
Okul dışı öğrenme, öğretim programında yer alan kazanımların belirli bir plan ve hazırlık çerçevesinde okulun dışında çeşitli etkinliklerle öğrenilmesi olarak tanımlanır. Öğretim programını temel alır ve sınıf dışındaki alanlarda ve kurumlarda gerçekleşir.
Korku, sözlük anlamı ile ifade edildiğinde “Bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü, kötülük gelme ihtimali, tehlike” şeklinde bir tanım ortaya çıkar.
Çocuklarda öğrenme isteği olmadan öğrenme sürecinde gelişim sağlamak mümkün değildir. Bu anlamda öğrenmeyi gerçekleştirmek için öğrenme isteği ve kararlılığı oluşturabilmek gereklidir.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2023 KPSS puanları ile yapılacak öğretmen atamalarında yaşanan sancılı süreç halen sonuçlanmış değil!
Cumhuriyet tarihinde, öğretmen atamaları konusunda 2023 KPSS’lilerin yaşadığı süreç, hemen hemen hiçbir dönemde yaşanmadı!
Öğrenciler okula, çeşitli toplumsal sınıflardan, çeşitli hazır bulunuşluk durumundan, çeşitli ihtiyaç kategorilerinden, çeşitli ihtiyaç hiyerarşilerinden hem bilişsel hem de duyuşsal ihtiyaçlarla gelirler. Öğretmenler bu ihtiyaçlara farklı yollarla cevap verirler.
Özel okullar, özel öğretim kursları, özel rehabilitasyon merkezlerleri, etüt merkezleri ve danışmanlık gibi adlar altında faaliyet gösteren özel öğretim kurumları uzan süreden bu yana eğitim hayatımızın gerçekleri olarak karşımızda duruyor.
İlk ve ortaöğretim okullarında öğrenim görmekte olan çocuklarımızın farklı toplumsal kesimlerden, farklı aile yapılarından, farklı ekonomik düzeye sahip ailelerden, farklı kültürel ve dinsel yapılardan geldiğini biliyoruz.
Farklılaştırılmış öğretim; bir araç, bir tutum, bir yaklaşım, bir felsefe, bir program uyarlama stratejisi, bir organizasyon stratejisi veya bir sınıf yönetimi modeli olarak ifade edilmektedir.
2024- 2025 Eğitim Öğretim Yılı birçok sorunun yanında, okullarda hiç olmaması gereken temizlik sorunuyla başladı.
Son yıllarda ülkemizde yaşanan ekonomik krizin nedenleri konusunda ekonomistler ve politikacılar farklı gerekçeler ileri sürse de asıl neden küreselleşmeyle birlikte dünya kapitalizmine eklemlenen ekonomik yapımızın, kapitalist sistemin devrevi krizlerinden kendi payına düşeni alması ve yerel kriz dinamikleriyle de birlikte çoklu bir kriz dalgasının yaşanmasıdır.
2024-2025 Eğitim Öğretim Yılının başladığı bugünlerde, ekonomik krizin geldiği boyut dar ve sabit gelirli ailelerin eğitim bütçelerini sarsmış, bu aileler adeta eğitim hakkını kullanamaz hale gelmiştir.
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeliyle birlikte hayata geçmesi beklenen uygulamalardan birisi de farklılaştırılmış öğretimdir.
Özerklik kavramı Türk Dil Kurumu (TDK) çevrimiçi sözlüğünde bir topluluğun, bir kuruluşun kendi kendini, oluşturduğu yasalara göre özgürce yönetme hakkı ve durumu olarak tanımlanırken felsefe terimi olarak bir kişinin, bir topluluğun kendi uyacağı yasayı kendisinin koyması olarak tanımlanmaktadır (TDK, 2024).
Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2023 yılı KPSS puanıyla yapacağı öğretmen ataması tabiri caizse tam bir yılan hikâyesine döndü!
Yıllardır ilkokul ve ortaokullara kayıtlar konusunda, yaz aylarından başlayarak bir kayıt süreci tartışması yaşanır!
Yaratıcılık, yaratma yeteneği olarak tanımlanır. Yaratıcılığın tanımından çok üzerinde uzlaşılan ortak nokta onun “yeni fikir, farklı bakış ya da orijinal ürün” üretme olduğudur.
Geçmişten günümüze kurumların hedeflerine ulaşmasında liderliğin çok önemli olduğu bilinmektedir.
İktidar blokunun ideolojik bagajına yakın yetkili eğitim sendikalarının ‘Etkisiz!’, muhalefete yakın eğitim sendikalarının ‘Yetkisiz!’ olduğu çalışma sistemimizde eğitim sendikalarının bu durumda olmasının birçok içsel ve dışsal nedeni konusunda tartışma yürütülebilir.
Bütün örgütsel yapılarda gruplar ve bu gruplar arasında anlayış farklılıkları vardır. Bu farklılıklar nedeniyle gruplar kendi düşüncelerini örgüte hâkim kılmaya ve diğer gruplara kabul ettirmek isterler. İşte bu mücadele sürecinde insanlar kendilerini politik bir mücadele içinde bulurlar.
Örgütsel yapılarda güç kaynaklarından biri de bilgi, tecrübe, beceri ve yetenek gibi özelliklere sahip yöneticilerin temelini oluşturduğu, uzmanlığa dayalı güçtür.
Resmiyete dayalı güç, yasallığa sahiptir, kişinin, örgütsel yapıdaki makam veya mevkisinden kaynaklanır ve örgütsel kurallarca belirlendiği için bütün çalışanlar tarafından kabul görme özelliğine sahiptir.
İnsanlar, birbirleriyle iletişim halinde olan sosyal varlıklardır. Bu iletişim iki kişi arasında bile olsa, her biri birbirini etkilemeyi, diğeri tarafından onaylanmayı, fikirlerinin, görüşlerinin benimsenmesini bekler, ister.
Öğretmenlik Meslek Kanunu taslak metni geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Taslak yedi bölümden oluşuyor. En dikkat çeken bölümlerin başında da “Öğretmen Akademisi”nin işleyişi ile ilgili hükümlerin yer aldığı bölümler geliyor.
Farklılaştırılmış öğretim; bir çatı kavram olarak öğrencilerin öğrenme ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik, bireyselleştirilmiş ve esnek bir yaklaşımı temsil eder. Bu yaklaşım; tüm öğrencilerin ilgi, yetenek ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak kapsayıcı bir eğitim ortamı oluşturur.
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeliyle uygulamaya başlanacak olan önemli uygulamalardan biri de “Okul Temelli Planlama”dır.
Çatışma, iki veya daha fazla kişi veya grup arasındaki çeşitli nedenlerden kaynaklanan anlaşmazlık olarak tanımlanabilir.
Bu yazımıza başlarken başlık koymayacağız, yazının sonunda iki başlık önereceğiz, hangisini tercih edeceğiniz size kalmış!
Sınıf yönetimi, sınıfta hedefler doğrultusunda öğretim ve öğrenmenin meydana gelmesi için öğretmenin, öğrenme çevresi ve öğrenci davranışlarını düzenlemesi, kontrol etmesi ve değiştirilmesiyle ilgili teknik ve etkinlikler bütünü olarak tanımlanmaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı, uzun süredir gözlerden uzak bir şekilde çalışmaları süren “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” başlıklı müfredat taslağını 27.04.2024 tarihinde açıklayarak, “bir haftalık” askı süresi içinde kamuoyundan görüş ve öneriler alacağını duyurdu.
Etkili bir öğrenmenin gerçekleşmesinde öğretmenin rolü büyüktür. Bu anlamda öğretmenin, etkili sunum tekniklerini ve öğretim sürecinde kullanılan ilkeleri bilmesi, bunları yerinde kullanması önemlidir.
Geçmişten bugüne öğrenci velisi-öğretmen, öğrenci velisi-okul idaresi ilişkisi netameli konulardan bir olagelmiştir.
Öğrencilerin okulu sevmesi, sınıfa adapte olması ve derslere motivasyonu için öğretmenlerinde yapacakları eylem ve etkinlikler vardır.
Her öğretmenin öğrencileriyle kurduğu bağ, sağladığı iletişim, oluşturduğu sınıf iklimi ve sürdürdüğü eğitim-öğretim süreci şüphesiz kendi alışkanlıkları ve yıllar içinde elde ettiği bilgi-deneyim birikimiyle ilgilidir.
Dar tanımıyla motivasyon, bir amacı gerçekleştirmek için belli miktarda çabayı harcamaya istekli olmak; geniş tanımıyla motivasyon ise organizmayı davranışa iten, bu davranışların düzenlilik ve sürekliliğini belirleyen, davranışa yön ve amaç veren çeşitli iç ve dış etkenler ile bunların işleyişini sağlayan mekanizmeler olarak tanımlanabilir.
Uzun süredir gündemde yer alan öğretmen atamaları konusundaki belirsizlik gençleri ve ailelerini endişe içinde düşündürmeye devam ediyor.
Benjamin Bloom tarafından geliştirilen, tam öğrenme modeline göre, uygun öğretim ve öğrenme ortamı yaratıldığında her öğrenci, öğrenme sürecini verimli bir şekilde geçirerek, hedef davranışları kazanabilir ve öğrenebilir.eĞİTİM
Öğrencilerin sınıf içi etkinliklere katılımı öğrenmeyi kolaylaştırdığı gibi kalıcı öğrenmeyi de sağlar.
Öğretme-öğrenme sürecinde amaç, istenilen kazanımlara ulaşmak ve öğrencilerin yetenekleri doğrultusunda kapasitelerini en üst seviyede açığa çıkarmaktır.
Okullaşmayı azaltan unsurlardan birisi de eğitimden erken ayrılmadır. Okul terkinden farklı olarak eğitimden erken ayrılma 18-24 yaş nüfusun en son tamamladığı kademeye bakılarak belirlenir. Buna göre, 18-24 yaş grubunda en az ortaöğretim mezunu olmayanlar istatiksel olarak “eğitimden erken ayrılanlar” olarak tanımlanıyor.
BİLSEM ya da tam ismiyle Bilim ve Sanat Merkezleri, Türkiye'deki özel yetenekli öğrencilerin yetenekli oldukları alanları fark etmeleri ve yetenekleri doğrultusunda gelişebilmeleri amacıyla, okullarına ek olarak eğitim alabilecekleri kurumlar olarak tanımlanıyor.
Okullaşma, okul çağındaki çocuklara öğrenim görme olanağının sağlanmış olması anlamına gelmektedir. Okullaşma oranı en önemli eğitim göstergesidir ve basitçe ilgili eğitim düzeyine (okul öncesi, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim) kayıtlı tüm öğrencilerin, ait olduğu eğitim düzeyindeki nüfusa bölümü olarak tanımlanır.
Eğitim Reformu Girişimi (ERG), 2008’den beri her sene yayımladığı Eğitim İzleme Raporları (EİR) aracılığıyla eğitim politikalarını izliyor ve değerlendiriyor. Verilere dayalı olarak yapılan analizler ve değerlendirmeler, eğitim sistemini izleyenler tarafından önemle takip ediliyor.
Liderlik, geçmişten günümüze taşıdığı önem itibarıyla örgütlerin en önemli unsurlarından biridir. Lider, hedeflere ulaşma yolunda süreçlere rehberlik etme, izleyenlerine karşı etkili bir yönetim gösterme ve örgütünü etkili bir şekilde yönetme faaliyetlerinin tümünü yürüten kişi olarak tanımlanabilir.
Liderlik, geçmişten günümüze taşıdığı önem itibarıyla örgütlerin en önemli unsurlarından biridir. Lider, hedeflere ulaşma yolunda süreçlere rehberlik etme, izleyenlerine karşı etkili bir yönetim gösterme ve örgütünü etkili bir şekilde yönetme faaliyetlerinin tümünü yürüten kişi olarak tanımlanabilir.
Son dönemde birçok eğitimci, otoriter okul yöneticileri ve Milli Eğitim Bakanlığının merkezi/hiyerarşik yapısı nedeniyle sınıfta ellerinin/kollarının bağlı olduğundan hareketle rahat görev yapamadığından şikâyet ediyor.
Akıcı okumanın, okuduğunu anlamayla; okuduğunu anlamanın, akademik başarıyı arttırma ve problem çözmeyle; evde en az yirmi beş tane kitaptan oluşan bir kitaplık bulundurmanın o evdeki çocukların akademik, sosyal ve kültürel becerilerini arttırmayla ve son olarak da kendi dilinde okuduğunu anlamanın kitap okuma alışkanlığı ile doğrusal ilişkisi birçok araştırmada ortaya çıktığı gibi, PISA ve TIMMS sonuç raporlarında da tespit edilmiş durumda.
Sosyal ve duygusal beceriler arasında bulunan merak ve yaratıcılık, eğitimde 21. yüzyıl becerileri olarak ifade edilen özellikler arasında yer almaktadır.
Disiplin cezaları, kamu görevlilerinin görev, yetki ve sorumlulukları kapsamında kamu hizmetlerinin yürütülmesi ve kamu yararının devamlılığının sağlanması amacıyla yasal olarak düzenlenmiş yaptırımlardır.
Sosyal ve duygusal beceriler, bireylerin yaşantısında sosyal hayata uyum sağlaması, duygularını anlayarak onları kontrol edebilmesi ve bu özelliklere dayalı olarak kendini ifade edebilmesi için gerekli özellikler olarak tanımlanmaktadır.
Sosyal ve duygusal beceriler, bireylerin yaşantısında sosyal hayata uyum sağlaması, duygularını anlayarak onları kontrol edebilmesi ve bu özelliklere dayalı olarak kendini ifade edebilmesi için gerekli özellikler olarak tanımlanmaktadır.
Kamusal eğitim, bütün vatandaşların eğitim hakkından yararlanması için eğitim hizmetlerinin devlet tarafından herhangi bir ücret alınmadan ücretsiz olarak sunulması anlamına gelmektedir.
İyilik hali, kişinin yaşamıyla ilgili kendisini değerlendirmesi, yaşamlarıyla ilgili bilişsel ve duyuşsal etkinliklerini kantara koyması; yaşam doyumu, olumlu duyguların varlığı, olumsuz duyguların azlığı veya yokluğundan oluşmaktadır.
Sosyal medyada bir tartışma sırasında, çocukların olumsuz davranışlarından yakınan, onları susturmaya çalışan, sınıf tekrarının çok zor olması nedeniyle otorite kuramadığını söyleyen, çocukları notla tehdit etme dışında başka yol ve yöntemin kalmadığından söz eden öğretmenlere rastlamamız bizi ister istemez ‘Sınıf yönetimi ilkelerini” yeniden düşünmeye, bilince çıkarmaya yöneltti.
Eğitim politikası, Bir toplumun, ya da bir eğitim kurumunun saptanan eğitim ereklerine ulaşmak için alacağı kararlara temel olmak üzere hazırlanan, değişen toplumsal ve ekonomik koşullara uygun görüş ve yargıları da kapsayan genel plan olarak tanımlanmaktadır.
Eğitim politikası, Bir toplumun, ya da bir eğitim kurumunun saptanan eğitim ereklerine ulaşmak için alacağı kararlara temel olmak üzere hazırlanan, değişen toplumsal ve ekonomik koşullara uygun görüş ve yargıları da kapsayan genel plan olarak tanımlanmaktadır.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve başta Eğitim Sen olmak üzere, KESK’e bağlı sendikalarda, 2023 yılı sonuna kadar sürecek olan kongreler süreci başladı.
Yaratıcılık, her bireyde var olan ve insan yaşamının her bölümünde bulunabilen bir yeti, günlük yaşamdan bilimsel çalışmalara dek uzanan geniş bir alanı içine alan süreçler bütünü, bir tutum ve davranış biçimidir.
2011 yılında başlayan ve halen devam eden Suriye iç savaşından sonra can ve mal güvenlikleri ortadan kalkarak ülkemize sığınan Suriye vatandaşlarının göç hareketi halen devam etmektedir.
Lider denilince ilk olarak yönetici, amir, müdür, şef gibi yönetim statüleri akla gelir. Liderlik denilince de, belirli bir yetkiyi ve gücü kullanarak, süreci yönetme, kurumu belli bir noktadanbaşka bir noktaya taşıma işi akla gelir.
2023-2024 Eğitim Öğretim Yılının başlamasına az bir zaman kala yaşamımızı kuşatan ekonomik, sosyal, siyasal ve küresel sorunlar had safhaya ulaşmış durumda. Bu kaotik ortam toplumun bütün kesimlerini doğrudan etkilediği gibi çocuklarımızı da dolaylı yoldan etkiliyor.
2023-2024 Öğretim Yılı yaklaşırken birçok ilden, kayıt parası ile ilgili dudak uçuklatan rakamlar basına yansımaya başladı.
657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi bir görevde çalışırken çeşitli nedenlerle görevlerinden çekilen veya çekilmiş sayılan kişiler, tekrar bu kanuna tabi bir göreve atanmak isteyebilir.
Sosyal devlet, toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak kurulan ve yönetilen bir devlettir. Sosyal devletin amaçları, toplumun refahını ve adaletini sağlamaktır. Bu amaçlar, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda insanların ihtiyaçlarını karşılamayı içermektedir.
Milli Eğitim Bakanı SayınYusuf Tekin, katıldığı bir canlı yayın programında, kız çocuklarını okula göndermeyen ailelerin, "Ben çocuğumu erkeklerle aynı okula göndermek istemiyorum." dediğini iddia ederek "Şimdi benim Milli Eğitim Bakanı olarak birincil hedefim ne? Kız çocuklarının okullaşmasını sağlamaktı. O zaman veliyi ikna etmek için biz, gerekirse kız okulları da açabilmeliyiz, veli isterse çocuğunu kız okullarına gönderebilmeli, isterse erkeklerin gittiği okullara gönderebilmeli.”
Milli Eğitim Bakanlığının bu yıl planladığı “Yaz Okulu” uygulamasındaki gelişmeleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bazı valilikler tarafından, disiplin amirlerince verilen cezaya itiraz eden memurun itirazının disiplin kurulları tarafından kabulü halinde disiplin amirince cezanın hafifletilerek verilmesi durumunda memurun bu cezaya da itiraz hakkının bulunup bulunmadığı hususunda tereddüde düşülerek, konu hakkında Devlet Personel Başkanlığından görüş sorulmuştur.
Memurların en çok merak ettiği konulardan biri de, memuriyetten çeşitli nedenlerle ayrılmış kişilere disiplin cezası verilip verilmeyeceğidir.
14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinin sonuçlanması ve yeni Hükümetin kurulmasıyla birlikte gözler başta ekonomi ve eğitim olmak üzere uygulanacak yeni politikalara çevrildi.
Tekerrür, TDK sözlüğünde “Tekrarlanma” anlamına gelmektedir. Disiplin hukukunda tekerrür ise “Bir defa suç işlendikten ve bu suçtan dolayı cezası kesinleştikten sonra, kanunun belirttiği sürelerde tekrar suç işlenmesi durumu” olarak tanımlanmıştır.
14 Mayıs 2023 seçimlerinin genel olarak “sol” açısından hezimetle sonuçlanması, çeşitli tartışmaları da beraberinde getirdi. Ancak bu tartışmalara bakıldığında başarısızlığın nedenleri arasında genellikle dışsal nedenler ön plana çıkıyor. Yani sol yapı ve partiler özeleştiri ve çuvaldızı kendine batırmak yerine, başkalarını eleştirmeyi ve iğneyi başkalarına batırmayı yeğliyor!
Yapılan bürün araştırmalarda, cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye halkının siyasal tercihini yüzde 60 -70 sağ, yüzde 30-40 sol partilerden yana kullandığını; sol bir siyasal partinin kısa bir dönem hariç tek başına iktidar olamadığını; askeri darbeler, ekonomik krizler, işsizlik, yoksulluk, etnik ve dinsel görünümlü katliamlar gibi toplumsal sorunlar yaşandığı halde “Sol”un güçlenemediğini, aksine yaşanan bu kadar soruna rağmen hep sağ partilerin kazançlı çıkarak iktidar olduğunu ya da iktidarda kaldığını görürüz.
Yıllardır tartışılan ve Öğretmenlik Meslek Kanunu gündeme geldikten sonra daha da ön plana çıkan öğretmenlik mesleğinin geleceğiyle ilgili tartışmalar 14 Mayıs 2023 seçimleriyle birlikte daha da görünür hale geldi.
657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olan kamu görevlileri için disiplin hukukunu bilmek, görev yaptıkları süre içinde hem görevde yükselmelerinde, hem de görevleri sırasında sağlıklı bir iş ve kurum içi ilişki için çok önemlidir.
Eğitim tarihini incelemek, eğitim sisteminin bugününü anlamak ve bugüne ilişkin çözüm önerileri geliştirmek açısından çok önemlidir.
657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun istismar edilen iki düzenlemesi vardır. İlki, 59,60..maddelerde düzenlenen ‘İstisnai memurluklar’; ikincisiyse, 76.maddede düzenlenen ‘Memurların kurumlarınca görevlerinin ve yerlerinin değiştirilmesi’dir.
Disiplin hukuku, memurlar ve diğer kamu örevlilerinin mevzuata, çalışma düzenine ve hizmetin gereklerine aykırı eylemlerine karşı düzenlenen idari yaptırımları içeren bir disiplindir.
2022-2023 Eğitim Öğretim Yılının ilk dönemi 20 Ocak 2023 tarihinde sona erdi. Bu dönem de dâhil olmak üzere, son yıllarda en çok tartışılan konulardan biri de karne notlarının aşırı şişirilerek, öğrenci ve velilerde geçici bir memnuniyet hissi yaratılmasıdır.
Milli Eğitim Bakanlığının pembe tablolar çizmesine rağmen, eğitim sistemimizin bütün öğretim kademelerinin içinde bulunduğu olumsuz durum, toplumun bütün kesimlerin tarafından biliniyor.
Cumhuriyetin kuruluşunun 100’ü yıldönümü, yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimi ve ekonomik krizden çıkış beklentileri arasında 2023 yılına girdik. 2023 yılı, eğitim sistemimiz ve sistemden etkilenen bütün yurttaşlar açısından oldukça önemli.
Disiplin soruşturmaları, kamu görevlilerinin görevleriyle ilgili konularda kuralların dışına çıkması, yasaların suç saydığı fiilleri yapması veya yapması gereken işleri mevzuata uygun olarak yapmaması sonucu gündeme gelen işlemlerdir.
Yetenek, bir kişinin herhangi bir şeyi anlaması, yapabilmesi veya o işi yerine getirme yeterliliği ve gücü olarak bilinmektedir.
Kapitalist sistemin insan davranışları üzerindeki olumsuz etkisi, kentleşmeyle yaşanan bireyselleşme, ebeveynlerin her ikisinin de çalışma yaşamında yer alması nedeniyle çocuklarına yeterince zaman ayıramaması, teknolojinin ve kitle iletişim araçlarının gelişimi,‘Mahalle’nin ve oyun arkadaşlığının yok olması, okulların birer test çözen etüt merkezlerine dönüşmesi müziğin ve görsel sanatların çocuğun hayatından çekilmesi ve başkaca birçok neden okula yansıyarak, çocuklarımızda olumsuz davranışların gelişmesine neden oluyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Öğretmenlik Meslek Kanunu kapsamında düzenleyeceği Kariyer Basamakları Sınavı’nın ve Kanunun kendisinin iptal edilmesi tartışmaları devam ediyor.
üresel vatandaşlık öncelikle sosyal adaleti, eşitliği, barış ve mücadeleyi önceleyen; farklılıklara saygı duyan, eleştirel düşünen, tartışan; insana ve eşyaya saygı duyan; çatışmaları işbirliği içinde çözmeye çalışan, adaletsizlik ve eşitsizlikle mücadele edebilen, kendini bilen ve kendine saygı duyan; empati kurmayı bilen, sorumlu ve özellikle sosyal adalet ve eşitlik gibi tutumları benimsemiş olan bireyleri tarifleyen bir kavramsal çerçevedir.
Günümüzde öğretmenlerden, öğrencilerin öğrenme ve gelişim süreçlerinin bütüncül bir anlayışla izlemesi ve değerlendirmesi beklenmekte, bu değerlendirmenin yapılabilmesi için de süreç ve sonuç odaklı değerlendirme yaklaşımlarının bütünleşik ve uyumlu bir anlayışla etkin bir şekilde kullanılması gerekmektedir.
Türkiye eğitim sisteminin genel sorunlarına bakacak olursak; İlki, 12 Eylül darbesiyle hayata geçirilen neoliberal sistemin eğitime yansıması anlamına gelen özelleştirme ve ticarileştirme sonucunda ortaya çıkan niteliksizleşme ve eğitim hakkı, -İkincisi, eğitim yönetimi alanında yaşanan dejenerasyon, -Üçüncüsü ise öğretmen özerkliğidir, diye düşünüyorum.
Eğitim tarihimizde yaşanmış olan olguların, değişim çabalarının, gerçekleşmiş ve gerçekleşmemiş olan kurumlaşmaların bilinmesi ve bunların değerlendirilmesi, bugün ve gelecekte eğitim sistemimizi etkileyen en önemli unsurlardan biridir.
Kamuoyunda, özellikle de Liselere Giriş Sınavları sürecinde, hemen hemen bütün velilerin deneyimlediği ‘Proje Okulları” mevzuattaki ismiyle özel program ve proje uygulayan okulların yasal dayanağı 652 Sayılı Kararnamenin 37.maddesinin 9.fıkrasıdır.
Öğretmenlik mesleğinin çokça tartışıldığı bu günlerde, tartışmalarda ihmal edilen en önemli konulardan biri de öğretmenlerde bulunması gereken kültürel, sosyal, entelektüel ve mesleki değerlerin ne olması gerektiğidir.
2022-2023 Eğitim Öğretim Yılının yaklaştığı bugünlerde geride bıraktığımızı düşündüğümüz pandemi kısıtlamaları yeniden gündeme gelir mi, tartışmaları yaşanıyor.
Osmanlı Devleti'nde II. Mahmut dönemine kadar eğitim işlerinden sorumlu bir devlet görevlisi bulunmuyordu. Bu dönemde Heyet-i Vükela yani Bakanlar Kurulu'nun kurulmasıyla Evkaf Nazırlığı, eğitim işlerinden sorumlu oldu.
Öğretmenlik Meslek Kanununun apar-topar TBMM’ye sevk edilip; Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda hiçbir değişikliğe uğramadan kabul edilmesiyle; meclis genel kurulunda da herhangi bir değişikliğe uğramadan kanunlaşacağı anlaşılıyor.
Kapitalist sistemin bugün geldiği aşama, hem sistemin yürüyemez halde olduğunu, hem de sonuçları itibarıyla insanlığa mutluluk getirmediğini apaçık gösteriyor. Özellikle eğitimin, emeğin yeniden üretimi ve kurulu düzene uygun, itaatkâr insanlar yetiştirme işlevleri gelinen aşamada insan karakterini tahrip eden, insanı kendine, ürettiği ürüne ve doğaya yabancılaştıran bir noktaya ulaştırmış durumda.