Abdullah DAMAR

Abdullah DAMAR

İşte Abdullah DAMARın kaleminden kendi güncel biyografisi 

Maarif-i Umumiye Nezareti

Osmanlı Devleti'nde II. Mahmut dönemine kadar eğitim işlerinden sorumlu bir devlet görevlisi bulunmuyordu. Bu dönemde Heyet-i Vükela yani Bakanlar Kurulu'nun kurulmasıyla Evkaf Nazırlığı, eğitim işlerinden sorumlu oldu.

 II. Mahmut döneminde başlayan eğitimde modernleşme ve merkezileşme çabaları, 1856 Islahat Fermanı ile yeni bir aşamaya geldi. Bu fermanla, toplumun modernleşmesini hedefleyen ve çeşitli konularda yenilikler öngören düzenlemeler yapıldığı gibi eğitim konusunda da yeni haklar tanınmıştır. Bu yenilikleri, Osmanlı uyruğunda olan herkesin devletin askeri ve sivil okullarına girebileceği, her azınlık grubunun eğitim ve sanat okulu açabileceği, ancak derslerin seçimi ve öğretmenlerin atanmasını hükümetçe oluşturulacak bir eğitim kurulunun denetimine bırakılması, şeklinde sıralayabiliriz.

Islahat Fermanı’nın ilânından sonra, fermanda yer alan düzenlemelerden, eğitimi din ve mezhep farkı gözetmeksizin bütün halkın yararlanacağı bir konuma getirmek üzere yapılacak çalışmaları görüşmek amacıyla Müslüman ve Gayrimüslim bütün tebaa temsilcilerinin katılacağı bir Meclis-i Muhtelit’in tesisi kararlaştırıldı. Bu meclis başlangıçta Müslüman, Rum, Ermeni, Katolik, Protestan ve Yahudi temsilcilerinden olmak üzere toplam altı üyeden oluşurken daha sonra bu sayı artmıştır. Yeni düzenlemeyle birlikte eğitim işlerine bakan meclislerin sayısı ikiye çıkmıştır.

Tanzimat Fermanı sonrasında oluşturulan Muvakkat Maarif Meclisi ve Meclis-i Maarif-i Umumiye’den sonra Meclis-i Muhtelit-i Maarif’in kurulması, eğitim alanında bütün tebaaların eğitimin kapsamı içine alınmasını sağlamıştır.

Bu kurumlardan Meclis-i Maarif daha ziyade dini ilimleri, Meclis-i Muhtelit-i Maarif ise karma eğitime dair konuları kapsamı içine almıştır.

Bu düzenlemeler yapılırken eğitim işlerinin yeniden yapılanmasını organize etmekle görevli bir Maarif-i Umumiye Nezareti’nin kurulması, hem Meclis-i Maarif hem de Meclis-i Tanzimat lâyihalarında söz konusu edilmişti. Bu teklifler üzerine 15 Mart 1857 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezareti kurularak, nezarete de Abdurrahman Sâmi Paşa atandı. Böylece maarif teşkilâtı, bir yanda şeyhülislâmlığa bağlı olan Mekatib-i Umumiye Nezareti, diğer yanda laik ve daha geniş bir katılımla mekteplerin nezaretini ele alan Maarif-i Umumiye Nezareti’nin mevcudiyetiyle iki başlı bir görünüm kazandı. Ancak bu durum kısa sürdü; aradan bir ay bile geçmeden 20 Nisan 1857’de Mekatib-i Umumiye Nezareti, Maarif-i Umumiye Nezareti Müsteşarlığı’na dönüştürüldü. Nezaretin yazışmalarını yürütmek üzere Maarif Mektupçuluğu kurularak maiyetine gerektiği kadar memur verildi. Nezaretin çalışma yeri Takvimhane Dairesi’ydi.

Böylece II. Mahmud döneminde başlayan eğitimi merkezîleştirme ve modernleştirme çabaları, Meclis-i Maarif ve Maarif-i Umumiye Nezareti’nin kurulmasıyla devam ederek bu alanda devlet yönetiminin kontrolü sağlandı. Ayrıca modern devletlerde olduğu gibi eğitim artık hükümette nazır düzeyinde temsil edilmeye başlandı. Bu gelişmeyle birlikte Gayrimüslim okullarının maarif çatısı altına alınıp denetlemeye tâbi tutulması da, eğitimin merkezileşmesi ve müfredatın ortaklaştırılması anlamında önemlidir.

Bütün bu gelişmelerle birlikte artık sıranın bir maarif yasasının çıkarılmasına ve eğitim örgütlenmesi ile mevzuatın koordine edilmesine geldiği aşikârdır.

Kaynaklar

Ethem Levent. Tanzimat Döneminde Eğitimin Hukukî Ve Kurumsal Yapısı.