Dilek DEMİRSOY
Dileğin Mutfağı
Dileğin Mutfağı
Gaziantep sokaklarından yükselen tereyağı kokusu, aslında sadece bir kurabiyenin değil; bir şehrin hafızasının da piştiğini fısıldıyor bize. Hazırsanız Antep Kurabiyesi'nin tarifini sizlere aktarıyorum.
Malzemeler:
Hazırlanışı:
Bir kaba oda sıcaklığında beklettiğiniz tereyağını alın. Üzerine pudra şekeri ve irmik ekleyip biraz yoğurun. Azar azar unu ilave edin, iyice kıvam aldıktan sonra hamuru buzdolabında yarım saat bekletin. Daha sonra dolaptan alıp istediğiniz şekli verip üzerine fıstıkları ekleyin. 150 derece fırında pişirmeye bırakın. En fazla 15 dakika bekletin, beyaz olarak fırından alın, iyice soğuyunca elinizi vurun. Aksi halde şekli bozulabilir.
Tarifi bu şekilde uygulayın, Antep Kurabiyesi'nin doyumsuz lezzetine varın.
Bir sonraki tarifte görüşmek dileğiyle, esen kalın!
Bazı yemekler vardır; tarifi okunmaz, hissi yaşanır. Kuru Dolma tam olarak öyledir. Yazdan kalma patlıcanın, biberin hafızasında güneş vardır; tencereye girdiğinde sadece yemek değil, geçmiş de kaynar. Bu tarif, mutfakta ağır ağır konuşur ama söylediği laf yerini bulur.
Bazı tarifler vardır; gösteriş yapmaz ama masaya geldiği anda sözü keser. Lor Böreği tam da bu çizgide durur. Ne fazla iddialı ne de sıradan… Yeşilin ferahlığıyla lorun sadeliğini aynı hamurun içinde buluşturur. Eski usul bir lezzet ama hâlâ güncel, hâlâ güçlü.
Evlerin kokusudur, kuşaklardan devralınan sıcaklıktır, sofraya oturan herkesi bir anda çocukluğa ışınlayan o sessiz mucizedir. Şekerli Peynir Böreği de işte tam böyle bir gelenek: sade, temiz, alçakgönüllü… ama el değdi mi gönül doyuran bir lezzet.
Geçtiğimiz hafta fıstığın mis kokusu kadayıfın tellerine dolanmış, mutfağımızı bayram yerine çevirmiştik dostum. Bu hafta ise Dileğin Mutfağı’nda rüzgârı başka bir yerden estiriyoruz: tencerenin içinden değil, toprağın ta kendisinden… Yeşilin en tok hâliyle, mercimeğin karakterli duruşuyla sofraya gelen bir lezzetle karşınızdayım.
Geçtiğimiz haftanın mis kokulu mutfak sohbetinden sonra, bu kez Dileğin Mutfağı’nda tatlı bir kapı aralıyoruz. Gaziantep’in çarşılarından yükselen o kadayıf tınısı var ya… İşte bugün o kokunun peşine düşüyor, fıstığın en yeşil hâliyle buluşan bir lezzeti köşemize taşıyoruz: Fıstıklı Kadayıf...
Gaziantep’in mutfağı, her hafta kapısını araladığımız başka bir hikâyeyle bizi selamlıyor. Geçen haftanın öccesinden hâlâ maydanoz kokusu üstümüzdeyken, bu kez gönlümüzü daha derin bir sofraya bırakıyoruz. Çünkü bugün Dileğin Mutfağı’nda, her tanesi bir anıya, her buharı bir nefese benzeyen Tavuklu İç Pilavı konuşuyoruz. Anadolu’nun düğününden yasına, misafir ağırlamasından bayramına kadar her hâle yakışan bu pilav… işte şimdi yine kalemimizin ucunda, tenceremizin başında.
Geçtiğimiz haftalarda soframıza önce Firik Pilavı’nın kokusu, ardından Köşker Salatası’nın tazeliği sinmişti. Bu hafta ise Antep mutfağının mütevazı ama bir o kadar da lezzetli bir yıldızına uzanıyoruz: Antep Öccesi. Bir tutam yeşillik, birkaç yumurta, biraz un… ama sonuç; çocukluğun sabahlarına, annenin telaşına, taş fırınların önünde beklenen o kokulara kadar giden bir yolculuk.
Geçtiğimiz hafta mutfağımızda, toprak kokusunu sofraya taşıyan Firik Pilavını pişirmiştik. Tencereden yükselen o duman, bir yandan emeği anlatırken bir yandan da geçmişin kokusunu bugüne getirmişti. Bu hafta ise biraz serinliğe, biraz tazeliğe ihtiyaç var. Dileğin Mutfağı’nda bu defa ateşin değil, toprağın ve yeşilin sesi var: Köşker Salatası. Taze soğan, sarımsak ve domatesin bir araya geldiği bu salata, Antep mutfağının en sade ama en karakterli tatlarından biri. Her lokmasında baharın ferahlığı, her kaşıkta evin huzuru gizli.
Geçtiğimiz hafta mutfağımızda, Osmanlı saraylarının zarif lezzeti Saray Muhallebisini pişirirken, tatlının süt kokusuna biraz nostalji karıştırmıştık. Bu hafta ise mutfakta yönümüzü yeniden Antep’in bereketli tarlalarına çeviriyoruz. Toprağın dumanını, emeğin kokusunu taşıyan bir yemekle buluşuyoruz: Firik Pilavı. Firik, henüz tam olgunlaşmadan toplanan buğdayın ateşte kavrulmasıyla elde edilir; o yüzden kokusu dumanla, tadı hatıralarla yoğruludur. Bu hafta Dileğin Mutfağı’nda, sofraya dumanı üstünde gelen bu pilavla çocukluğumuza köy akşamlarına dönüyoruz.
Geçtiğimiz hafta mutfağımızda, Gaziantep’in sabrını ve emeğini simgeleyen İçli Köfteyi yoğurmuştuk. O nar gibi kızaran köftelerin kokusu hâlâ mutfağımın duvarlarında asılı duruyor. Bu hafta ise o emeğin üstüne biraz zarafet serpelim istedim. Soframıza tatlı bir dokunuş, Osmanlı mutfaklarından günümüze ulaşan bir mirasla devam ediyoruz: Saray Muhallebisi.
Bazı yemekler vardır, sadece doyurmaz; geçmişi de bugüne taşır. İçli köfte benim için tam da öyle bir lezzet… İçli Köfte her evde farklı yoğrulur, ama her birinde aynı sabır, aynı özen vardır. Dileğin Mutfağı’nda bu hafta, çocukluğumuzun mutfağından gelen o tanıdık sesi, tencerede çıkan o mis gibi kokuyu koklayacağız.
Tatlı yapmak, bana göre bir duyguyu kaşığa sığdırmaktır. Her çırpışta bir anı, her katmanda bir tebessüm gizlidir. Dileğin Mutfağı’nda kimi zaman şerbetin sabrını, kimi zaman kremanın zarafetini öğrenirim. Bugünse sizlerle paylaşmak istediğim tarif, adını olduğu gibi hissettiren bir tatlı: Çilek Rüyası. Yumuşacık keki, ferah kreması ve taze çileklerin büyüsüyle bu tatlı, hem damağa hem kalbe dokunuyor. Peki bu lezzet nasıl mı yapılır? Hemen anlatıyorum.
Gaziantep’in bereketli mutfağından yükselen kokular, sadece sofralarımıza değil, hafızamıza da kazınır. Benim mutfağımda, yani Dileğin Mutfağı’nda, her tarif bir hikâye taşır. Bugün sizlerle paylaşacağım Ağzı Yumuk, kıyma ve baharatın nefis uyumunu çıtır hamurla buluşturan, gelenekten geleceğe aktarılan özel bir lezzettir. Hazırsanız Dileğin Mutfağı'nda bu hafta Ağzı Yumuk'un tarifini sizlere aktarıyorum.
“Dışı çıtır, içi yumuşacık; peynirin tuzlu lezzetiyle mısır ununun eşsiz dokusu buluşunca ortaya kahvaltı sofralarının vazgeçilmezi çıkıyor: Mısır Unlu Peynirli Poğaça.” Sizde hazırlarsanız tarifimi anlatıyorum.
Mutfak, bir kültürün en samimi ifadesidir. Anadolu’nun zengin mutfak geleneği ise her köşesinde ayrı bir hikâye, ayrı bir lezzet barındırır. Bugün sizlere, bu kadim lezzet yolculuğundan hem hafif hem de doyurucu bir tarif sunacağım: Mısır Unlu Peynirli Poğaça.
Mutfak, bir kültürün en samimi ifadesidir. Anadolu’nun zengin mutfak geleneği ise her köşesinde ayrı bir hikâye, ayrı bir lezzet barındırır. Bugün sizlere, hem besleyici hem de lezzet dolu bir Anadolu klasiğinden bahsetmek istiyorum: Cevizli Köfte. Bu tarif, toprağın bereketini, cevizin zarafetini ve bulgurun doyuruculuğunu bir araya getiriyor.
" Gaziantep'in belki de dünya mutfağının incisi olan yuvalamanın tarifini hazırsanız veriyorum. "
Dilek Demirsoy’un yemek tariflerinden ilki, yaz sofralarının vazgeçilmezi olacak “Yoğurtlu Semizotu Salatası”.