27/10/2025 Bu Yazı 109 Defa Görüntülendi.
Cumhuriyet, yalnızca bir yönetim biçimi değil; insan onurunu, eşitliği ve toplumsal adaleti temel alan bir yaşam felsefesidir.
Cumhuriyet, yalnızca bir yönetim biçimi değil; insan onurunu, eşitliği ve toplumsal adaleti temel alan bir yaşam felsefesidir. Bu felsefe, toplumun her bireyini kucaklayarak, kimseyi geride bırakmayan bir anlayışla yoğrulmuştur. Cumhuriyet’in en büyük kazanımlarından biri, bireyin değerini engeline, cinsiyetine ya da sosyal durumuna göre değil; insan olmasından aldığı hakla tanımasıdır.
Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyeti kurarken insan merkezli bir toplum hedeflemiş, herkesin eşit haklara sahip olduğu bir düzenin temellerini atmıştır. O, milletin gerçek gücünün, bireylerin farklılıklarından doğan zenginlikte yattığını bilmiş; “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” diyerek bu anlayışı gelecek kuşaklara miras bırakmıştır. Engelli bireyler de bu payidar milletin ayrılmaz bir parçası olmuş, Cumhuriyet’in sağladığı fırsatlarla hayatın her alanında varlık göstermeye başlamıştır.
Cumhuriyet rejimi, eğitimde, istihdamda ve toplumsal yaşamda engelli bireylere kapılar açmış; onları toplumsal hayatın merkezine taşımıştır. Eğitim hakkı, herkes gibi engelli yurttaşların da en temel hakkı olarak kabul edilmiş; Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren engellilerin eğitime katılabilmesi için özel okullar, rehabilitasyon merkezleri ve destek programları oluşturulmuştur. Bu sayede engelli bireyler yalnızca yardım alan kişiler olmaktan çıkıp, üreten, düşünen ve yön veren bireyler hâline gelmişlerdir.
Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözü, engelli bireyler için de yol gösterici olmuş, bilim ve eğitim aracılığıyla onların potansiyelini ortaya koyabilecekleri alanlar yaratılmıştır. Cumhuriyet’in bu eşitlikçi ruhu, her bireyin kendi kaderini yazabileceği bir toplumun inşasını mümkün kılmıştır. Bugün Türkiye’de engelli bireylerin kamu kurumlarında, sanat alanlarında, sporda ve teknolojide gösterdiği başarılar, Atatürk’ün vizyonunun ve Cumhuriyet’in sosyal adalet anlayışının en somut göstergesidir.
Cumhuriyet, engelleri ortadan kaldıran bir bilinçtir. O bilinç, toplumu “engelli” ve “sağlam” diye ayırmadan; her bireyin sahip olduğu potansiyeli topluma kazandırma iradesidir. Atatürk’ün önderliğinde kurulan Cumhuriyet, insanın varlığını ve emeğini kutsal saymış; “muasır medeniyetler seviyesine çıkmak” hedefini her bireyin katılımıyla gerçekleştirmeyi amaçlamıştır.
Bugün bizlere düşen görev, bu kazanımları korumak, engelli bireylerin yaşam kalitesini artırmak ve Cumhuriyet’in eşitlik ilkesini her alanda yaşatmaktır. Çünkü Cumhuriyet, yalnızca bir dönemin değil; insanlığın vicdanında yankılanan bir değerler bütünüdür. Ve o değerler, engel tanımadan ilerleyen bir milletin kalbinde daima yaşayacaktır.
Mehmet YILDIRIM | 27.10.2025