28/07/2025 Bu Yazı 480 Defa Görüntülendi.
Saygıdeğer zabıta emekçileri; Hayatın türlü zorluklarıyla mücadele ederken bir de engelli olmanın getirdiği yükü omuzlamak zorunda kalan bizler için, sizler gibi görevini yalnızca bir meslek değil bir insanlık borcu olarak gören kimselerin varlığı her zaman büyük bir umut ışığı olmuştur. Bu satırları bir teşekkürü sunmak kadar bir farkındalık oluşturmak adına da kaleme alıyorum.
Saygıdeğer zabıta emekçileri; Hayatın türlü zorluklarıyla mücadele ederken bir de engelli olmanın getirdiği yükü omuzlamak zorunda kalan bizler için, sizler gibi görevini yalnızca bir meslek değil bir insanlık borcu olarak gören kimselerin varlığı her zaman büyük bir umut ışığı olmuştur. Bu satırları bir teşekkürü sunmak kadar bir farkındalık oluşturmak adına da kaleme alıyorum.
Engelli bir birey olarak şehir yaşamının içinde karşılaştığım sayısız güçlüğü anlatmaya kelimeler yetmez. Kimi zaman yaya kaldırımlarına park eden araçlar yüzünden yolun ortasında yürümek zorunda kalıyoruz. Bu durumda can güvenliğimiz tehdit altında kalıyor. Kimi zaman rampasız kaldırımlar, basamaklı geçitler bizleri olduğu yere hapsederken, kimi zaman da sesli ikaz sistemi olmayan trafik ışıkları görme engelli bireyler için büyük bir tehlike arz ediyor. Kaldırım taşlarının gelişigüzel döşenmiş olması, yüzeydeki düzensizlikler ve engelli yollarının dahi işgal edilmiş olması bizleri hem fiziksel hem de ruhsal açıdan yıpratıyor.
Toplu taşıma araçlarının duraklara tam yanaşmaması ya da araç içi anons sistemlerinin olmaması, görme ve işitme engelli bireylerin seyahat özgürlüğünü kısıtlamaktadır. Engelli tuvaletlerinin ya kilitli olması ya da depo gibi kullanılması da insan onurunu zedeleyen başka bir gerçektir. Bazı iş yerlerinde rampaların sadece göstermelik yapılması, içeride ise hiçbir erişim kolaylığı sağlanmaması, bu mekânların bizler için varla yok arasında bir yerde kalmasına neden olmaktadır.
Sizler sahada görev yaparken bu sorunların büyük bir kısmını birebir gözlemleyebilen nadir kamu görevlilerindensiniz. Bu yüzden sizlere yalnızca bir birey olarak değil, aynı zamanda bu şehrin yaşayan bir parçası olarak sesleniyorum. Her sabah bir sokağı denetlerken o sokakta tekerlekli sandalye kullanan bir bireyin geçip geçemeyeceğini de düşünmenizi, bir kaldırıma çıkan rampanın eğimini kontrol ederken oradan bir yaşlı ya da engellinin güvenle geçip geçemeyeceğini sorgulamanızı arzu ediyorum.
Görüyoruz ki bazı durumlar yalnızca ihmalkârlık değil, aynı zamanda duyarsızlığın bir sonucu olarak karşımıza çıkmakta. Fakat inanıyorum ki sizlerin gayretiyle bu duyarsızlık yerini bilinçli bir duyarlılığa bırakacaktır. Bir arabanın kaldırıma park etmesine engel olduğunuzda sadece bir kuralı değil, bir insanın güvenliğini ve onurunu da korumuş oluyorsunuz. Bu yüzden sizlerin varlığı bizim için yalnızca bir düzeni sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda hayata tutunma çabamıza destek veriyor.
Ne mutlu ki sizler gibi vicdanıyla görev yapan kamu görevlileri hâlâ var. Fakat daha fazlasına, daha güçlü bir farkındalığa, daha bütüncül bir çözüme ihtiyacımız olduğu da bir gerçektir. Bizler sesimizin duyulmasını değil, sesimizin anlaşılmasını istiyoruz. Engellerin yalnızca bedende değil, asıl olarak zihinlerde ve kalplerde olduğuna inanıyor, sizlerin bu engelleri aşmamızda bize yardımcı olacağınıza dair umudumu diri tutuyorum.
Tüm samimiyetimle söylüyorum ki, yalnızca görev tanımınızı değil, insanlık sorumluluğunuzu da yüreğinizde taşıyorsunuz. Bu yüzden size ve sizin gibi hisseden tüm vicdan sahibi kamu görevlilerine teşekkür ediyorum. Dilerim ki bu yazı, sadece bir teşekkür değil, aynı zamanda bir çağrı, bir uyarı, bir farkındalık olarak yankı bulur.
Sizlerin desteğiyle şehirlerimiz, herkes için erişilebilir, yaşanabilir ve adil alanlara dönüşsün. Sadece biz engelli bireyler için değil, yaşlılar, çocuklar ve diğer hassas gruplar için de hayat daha kolay ve onurlu hale gelsin.
Görevlerinizde başarı, hayatınızda sağlık ve huzur diliyor; empatinizin hiç eksilmemesini temenni ediyorum.
Mehmet YILDIRIM | 28.07.2025