12/05/2025 Bu Yazı 142 Defa Görüntülendi.
Engelliler Haftası her yıl olduğu gibi bu yıl da takvimlerde yerini aldı.
Engelliler Haftası her yıl olduğu gibi bu yıl da takvimlerde yerini aldı. Sosyal medyada artan paylaşımlar, çeşitli kurum ve kuruluşlardan gelen süslü cümlelerle süslenmiş mesajlar, birkaç günlük bir farkındalık havası estiriyor. Fakat bu kısa süreli ilginin ardından, yılın geri kalan 358 günü boyunca engelli bireyler yine unutuluyor, yalnız bırakılıyor. Sözde kutlamalarla geçiştirilen bu haftanın ardından, günlük hayatta karşılaşılan zorluklar aynı şekilde devam ediyor. Çünkü bu toplumda engelli olmak, sadece fiziki engellerle değil, ilgisizlikle, duyarsızlıkla, yetersiz politikalarla da mücadele etmeyi gerektiriyor.
Engellilere yönelik hizmetlerin ve imkanların büyük kısmı ya yok ya da göstermelik düzeyde. Birçok şehirde hâlâ tekerlekli sandalye ile rahatça dolaşılabilecek kaldırım, ulaşılabilir toplu taşıma aracı, erişilebilir kamu binası bulmak oldukça zor. Engellilere özel eğitim olanakları yetersiz; istihdamda eşitlik ise hâlâ bir vaat olmaktan öteye geçemiyor. Yasal mevzuatlar ise çoğu zaman kağıt üzerinde kalıyor. Var olan düzenlemeler ya uygulanmıyor ya da denetlenmiyor. Oysa mevzuatların amacı, engelli bireylerin hayat standartlarını yükseltmek, onları toplumsal yaşamın aktif bireyleri haline getirmektir. Ancak bu amaç, çoğu zaman sadece metinlerde kalıyor.
Birçok engelli birey, kendi mücadelesiyle hayata tutunmaya çalışıyor. Her gün, onlarca görünmeyen engeli aşmak zorunda kalıyorlar. Bu durum, sadece fiziksel değil; psikolojik, sosyal ve ekonomik açıdan da büyük bir yıpranma anlamına geliyor. Ve toplum olarak bizler, bu yıpranmayı göremiyoruz ya da görmek istemiyoruz. Çünkü gerçek bir toplumsal farkındalık, sadece belirli haftalarda yapılan etkinliklerle değil, yıl boyunca sürecek bilinçli çabalarla mümkün olur.
Engelliler Haftası, bir kutlama haftası olmamalı. Bu hafta, bir yüzleşme haftası olmalı. Toplumun tüm kesimleri, devlet kurumları, yerel yönetimler ve bireyler olarak bizler, hangi noktalarda eksik kaldığımızı görmek zorundayız. Unutulanların sesine kulak vermek, yalnız bırakılanların elinden tutmak, sadece bir hafta değil, her gün yerine getirilmesi gereken bir sorumluluktur. Engellilerin hakları, toplumun vicdanına bırakılacak bir lütuf değil; eşit yurttaşlık hakkının en temel gereğidir. İşte bu yüzden, gerçek destek; söylemlerle değil, somut adımlarla, samimi politikalarla ve sürdürülebilir çözümlerle gösterilmelidir.
Mehmet YILDIRIM | 12.05.2025