22/12/2025 Bu Yazı 334 Defa Görüntülendi.
Soğuk havalar, şehirlerin üzerine ağır bir sessizlik gibi çökerken, kimi bedenler bu sessizliği diğerlerinden daha derin hisseder.
Soğuk havalar, şehirlerin üzerine ağır bir sessizlik gibi çökerken, kimi bedenler bu sessizliği diğerlerinden daha derin hisseder. Kış yalnızca mevsim değildir; bazı hayatlar için daha yavaş akan zaman, daha erken yorulan bir nefes ve daha çabuk üşüyen bir umut demektir. Engelli bireyler için soğuk, sıradan bir rahatsızlık olmaktan öte, günlük yaşamın her alanına sirayet eden görünmez bir sınava dönüşür. Isınmanın güçleştiği, yolların kayganlaştığı, beden direncinin azaldığı bu günlerde alınması gereken tedbirler, çoğu zaman başkaları için basit görünen önlemlerin çok ötesine geçer.
Soğuk havaların tetiklediği salgınlar, engelli bireylerin yaşamında daha ağır izler bırakabilir. Bağışıklık sistemi zayıf olanlar için basit bir soğuk algınlığı bile uzun süren bir hastalığa dönüşebilir. Solunum yolu rahatsızlığı bulunan bireyler, keskin ayazla birlikte nefes almakta zorlanırken, görme ya da ortopedik engeli olanlar için buz tutmuş kaldırımlar ciddi bir tehlike anlamına gelir. Bir adımın dahi hesaplanarak atıldığı bu günlerde, dışarı çıkmak yalnızca bir ihtiyaç değil, aynı zamanda cesaret gerektiren bir eylemdir.
Bu nedenle engelli bireylerin soğuk havalarda alması gereken ekstra tedbirler hayati bir önem taşır. Uygun giyinmek, yalnızca kalın kıyafetler tercih etmekle sınırlı değildir; vücudu nemden koruyan, hareket kabiliyetini kısıtlamayan ve uzun süre sıcak tutan giysiler seçmek gerekir. Yardımcı cihaz kullanan bireyler için bu cihazların soğuktan etkilenmemesi, pillerinin korunması ve güvenli şekilde kullanılması da ayrı bir özen ister. Ev ortamında yeterli ısınmanın sağlanması, ani sıcaklık değişimlerinden kaçınılması ve düzenli beslenmeyle bağışıklığın desteklenmesi, görünmeyen ama etkili kalkanlardır.
Toplumsal hayatın soğukla birlikte daraldığı günlerde, engelli bireylerin yaşadığı dezavantajlar daha da belirginleşir. Ulaşım araçlarının yetersizliği, kamu alanlarının erişilebilirliğinin azalması ve sağlık hizmetlerine ulaşmada yaşanan gecikmeler, hastalık riskini artırır. Salgın dönemlerinde kalabalıklardan uzak durma zorunluluğu, zaten sınırlı olan sosyal temasın daha da azalmasına neden olur. Bu durum yalnızca bedeni değil, ruhu da üşütür; yalnızlık, soğuğun sessiz ortağı olur.
Oysa alınacak bilinçli önlemler ve gösterilecek toplumsal duyarlılık, bu ağır tabloyu hafifletebilir. Engelli bireylerin ihtiyaçlarını gözeten bir yaklaşım, kışın sertliğini yumuşatır. Soğuk havalarda uzanan bir el, temizlenen bir kaldırım, zamanında ulaştırılan bir sağlık hizmeti; hepsi birlikte, görünmez engelleri birer birer eritir. Kış, ancak böyle zamanlarda gerçek anlamda geçer; çünkü bazı hayatlar için sıcaklık, yalnızca bir derece meselesi değil, insan olmanın sorumluluğudur.
Mehmet YILDIRIM | 22.12.2025