11/08/2025 Bu Yazı 339 Defa Görüntülendi.
İnsanoğlu var olduğu günden bu yana farklı yetenekler, farklı fiziksel özellikler ve farklı hayat tecrübeleri taşıyan bireylerle bir arada yaşamıştır.
İnsanoğlu var olduğu günden bu yana farklı yetenekler, farklı fiziksel özellikler ve farklı hayat tecrübeleri taşıyan bireylerle bir arada yaşamıştır. Toplumların gelişimi yalnızca bedensel açıdan güçlü olanların değil, her bireyin sahip olduğu becerilerin ortak bir potada erimesiyle mümkün olmuştur. Engelli bireyler de bu ortak potanın vazgeçilmez bir parçası olarak hem geçmişte hem de bugün toplum hayatında mühim roller üstlenmişlerdir.
Eski dönemlerde yaşam koşulları bugünkü kadar çeşitlenmemiş ve teknolojik imkânlar gelişmemişken, engelli bireylerin sahip oldukları bazı özellikler özel görevlerde değerlendirilebilmiştir. Bedensel gücü yerinde olan engelliler, kuyulardan su çekmek, değirmen taşlarını çevirmek, ağır yükleri taşımak veya tarım işlerinde güç gerektiren görevleri üstlenmek gibi hem fiziksel dayanıklılık hem de sabır isteyen işlerde çalışmışlardır. Görme engelliler ise kuvvetli hafızaları sayesinde Kur’an hafızlığı gibi ezber yeteneği isteyen görevlerde önemli bir yer edinmişlerdir. Bunun yanı sıra meddahlık, destan ve hikâye anlatıcılığı gibi sözlü kültürün aktarıldığı alanlarda, hafızalarının gücü ve seslerinin etkileyici tonu sayesinde toplumun ortak belleğini canlı tutmuşlardır.
Bazı yörelerde işitme engelliler, ustalık ve sabır gerektiren el işlerinde, dokumacılıkta, halı ve kilim yapımında veya marangozlukta üretime katkı sağlamışlardır. Sessizliğin hâkim olduğu bu çalışma ortamlarında, dikkat ve el becerisinin ön planda olması onların bu işlerde başarılı olmalarını sağlamıştır. Yine bazı zihinsel engelli bireyler, hayvan bakımı, tarlaların sulanması, bahçe işleri ya da belirli bir düzende tekrarlanan görevlerde çalışarak hem kendi geçimlerini temin etmiş hem de bulundukları toplulukların düzenli işleyişine destek olmuşlardır.
Tarih boyunca engelli bireyler, kimi zaman ailelerinin himayesinde, kimi zaman da toplumun ortak vicdanının koruması altında yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Onların üretime katılması, yalnızca ekonomik fayda sağlamakla kalmamış, aynı zamanda toplumsal dayanışma duygusunu da güçlendirmiştir. Engelli bireylerin geçmişten bugüne, toplum içinde yer bulmaları ve fayda üretmeleri, bizlere gerçek gücün bireylerin kusursuzluğunda değil, birbirini tamamlayan yönlerinde saklı olduğunu göstermektedir.
Bugün modern hayatın sunduğu imkânlar ve sosyal destek sistemleri sayesinde engelli bireyler, eğitimden sanata, spordan teknolojik üretime kadar pek çok alanda varlıklarını ortaya koymakta ve başarı hikâyeleriyle ilham vermektedir. Ancak bu durum, onların toplumsal yapıdaki yerinin yeni bir kazanım olmadığını, köklerinin çok eskiye dayandığını ve geçmişte de toplumun sessiz ama güçlü bir direği olduklarını hatırlatmaktadır. Bu gerçek, engelli bireylerin varlığının yalnızca bir kabullenme değil, aynı zamanda bir kıymet bilme meselesi olduğunu bizlere bir kez daha göstermektedir.
Mehmet YILDIRIM | 11.08.2025