Dicle ATILMIŞ
Dicle Atılmış
Dicle Atılmış
Güncel yazılar
Yüzüncü yılımızı kutladığımız bugünlerde bilim dünyası güzel gelişmeler gösteriyor. Örneğin Nobel Fizik Ödülü’nün bu yılki sahipleri, attosaniye (10-18 saniye) denilen bir zaman ölçeğinde lazer atımları üretmeye imkân veren yöntemleri geliştirdiler.
Öncelikle bu yazımla son kez gündemi yorumlayacağımı ve bundan sonraki köşe yazılarımın içeriğinin bilimsel yazılar olacağını söyleyeyim. Çünkü o alanda eğitim gördüm ve gündeme ilişkin yazılar için, eleştirerek değişeceğine veya kızmayla gelişeceğine olan inancımı yitirdim.
Kültüre sanata en ihtiyaç duyan illerden biriyiz. Kültür yolu festivali kapsamında yapılan Gastrofest festivalimiz başladı. Konserler, tiyatrolar, paneller, gastronomi etkinlikleri, stand-up showları ve yarışmalarla dolu dolu bir hafta olacak.
Politika yapmak oldukça iyi bir gözlem yeteneği ve zeka gerektirir. Gündem belirlemek için önce ihtiyacı belirlemeli, araştırma yapmalı, izlemeli ve oluşturmadan önce küçük gruplar üzerindeki geri dönüşleri test etmelisiniz.
Çağımızda bilimsel bilgiye erişmek oldukça kolaylaştı. Ancak mesele bilgiye ulaşmak değil, onu anlamak, özümsemek ve uygulamaktır. İnsanoğlu her ne kadar canlıların en üstün türü olarak anılsa da yok etme eğilimi nedeniyle doğayı tahrip eden taraftadır. (Zira doğayı tahrip etmek demek, kendini tahrip etmek demektir. )
Yerel yönetimler ‘’Neden önemlidir?’’ derseniz... -Çoğulcu bir yönetim şekli olan demokrasimiz için önemlidir, -Temel kamu hizmetlerimizin gecikme olmadan hızlı bir şekilde uygulanması için önemlidir,
Öğrencilerin harç ücretleri arttı. Benzin arttı, araç fiyatları arttı. Ulaşıma bağlı tüm giderler arttı.
Depremin yaraları hala sıcakken, hasarlı evlerin akıbeti hala bilinmezken, ev fiyatları tavan yapmış, enflasyonun geldiği son durum sebebiyle kaygılar hat safhaya ulaşmış, yollarda kazalar, ölümler, insanlarda ötekileştirmeler, sınıf farkları, eşitsizlikler, gerilikler, yobazlıklar, çıkar ilişkileri, liyakatsizlikler vb. sorunlar varken;
Birbirimize "benim gibi düşünmüyorsan" söylediklerimin bir önemi yok dediğimiz bir çağda yaşıyoruz. Mesleğim gereği birbirinden farklı eğitim seviyesinde , farklı mesleklerde , farklı yaşlarda vb. çokça insanla diyalog halinde oluyorum.
Bu yazım diğer yazılarıma göre biraz farklı, bu hafta sizlere kendimce zihinsel detoks paylaşımında bulunacağım. Her gün batımı, yeni bir gün doğumunun habercisidir.
Toplum mühendisliğinin global anlamda ilmek ilmek işlendiği bir dünyada nereye kaçabilirsiniz? Ya da kaçabilir misiniz? Gelişimin hızına yetişemeyen her geri dünya ülkesi, açığını sezgisel ve dürtüsel bir dünya inşa ederek kapattığını zannediyor.
Güven genellikle, bir kişinin dürüstlüğüne olan inancımız olarak tanımlanır. Herhangi bir kaygı, kuşku ve tereddüt duymadan bağlanmak ve inanmaktır. Güvenin olduğu yerde dürüstlük, yakınlık, destek ve en önemlisi taahhüt vardır. Kısaca hayatın sermayesi güvendir.
Bu bayram sevinçle gelmedi. Deprem bölgelerinde, kayıplarının ilk bayramında çoğu ailesiz kalmış yüreği buruk insanlarımız var.
Hayatımızın ters yüz ettiği zor süreçlerden geçtik. Kalıntılarının geçmeyeceğini bilsek de sineye çekmeye hazırız.
Yazamıyordum , Şubat 6 öncesinde işlerimin temposu ve ritmi kendime vakit ayıramayacağım kadar hızlıydı. Olayları radyo yayınlarında paylaşabildiğim kadarıyla yetiyordu. Yetiyordu da...
Bugünü kutlayabilmemizi sağlayan, başta Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ü ve vatan için savaşmış tüm silah arkadaşlarını minnet ve saygıyla anıyorum. Nice 99 yıllara, bağımsız ve özgür günlere diyerek, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı kutluyorum.
Bir milyon yıl önce ateşi bulan insan, binlerce yıl buzul çağında ne fırtınalardan geçti, nelerle boğuştu hayatta kalmak için kim bilir…
Gastroantep festivaline gittiğimde yaptığım gözlemlerden biri ve en önemli olanı üç kişilik bir öğrenci grubunun bir bardak atom içeceğini üç pipetle sırasıyla içtiğine şahitlik etmekti.
Geçtiğimiz haftalarda meydana gelen felaket büyüklüğünde trafik kazaları, ara ara haberini aldığımız depremler, seller, bitmeyen kavgalar çatışmalar... Bu felaketlerden etkilenen hayatlar, aileler…
Geçmişte erişilemeyen gıdayı, sağlığı, eğitimi konuşurken dinlediğim büyüklerim: “Yine de iyiydik yine de hesap çıkar yoktu, gerçek ve derin yalnızlık yoktu” deyip, teselli cümlelerini sarf ediyorken, yaşıtlarımın “Yine de” diye başlayan teselli cümleleri kuramadığı günleri derin düşüncelere dalarak izliyorum.