16/05/2025 Bu Yazı 108 Defa Görüntülendi.
Biliyorsunuz son zamanlarda Sağlık Bakanlığı “İdeal Kilonu Öğren, Sağlıklı Yaşa” kampanyası kapsamında 81 ilde stant kurup, vatandaşların sokak ortasında boy ve kilo ölçümlerini yapmaya başladı.
Tartıda beden değil insanlık ölçülüyor.
Biliyorsunuz son zamanlarda Sağlık Bakanlığı “İdeal Kilonu Öğren, Sağlıklı Yaşa” kampanyası kapsamında 81 ilde stant kurup, vatandaşların sokak ortasında boy ve kilo ölçümlerini yapmaya başladı. Amaç, obeziteyle mücadele. Yöntem, tartı. Mekan, meydanlar. Yöntem basit fakat sonuçlar düşündüğümüzden daha karmaşık.
Bir insanın kilosu, onun sağlığına dair bir bilgi olabilir; ancak bu bilginin kamuya açık alanlarda ve gözlem altında elde edilmesi birey için mahrem olanı teşhir etmeye dönüşüyor. Toplumun ortasında, herkesin bakışları arasında ölçülen bir beden; sadece kilolarla değil, aynı zamanda etiketlerle de tartılıyor. “Kilolu, disiplinsiz, sağlıksız…” gibi önyargılar, tartının ekranında rakamla değil, yüz ifadeleriyle beliriyor.
Bu uygulama açıkça bir sosyal damgalama riski taşıyor. Kilosu “normal”in dışında çıkan bireyler, istemedikleri halde “sorunlu” oldukları mesajını alıyor. Toplumda halihazırda yaygın olan beden algısı baskısı, utanç, kaygı ve dışlanmışlık duygularını tetikleyebilir. Bu yalnızca bir sağlık müdahalesi değil; aynı zamanda psikolojik bir baskıdır.
Elbette ki obezite bir halk sağlığı sorunudur. Ancak her kamusal müdahale etik zeminiyle ölçülmelidir. Sağlıklı yaşam, yalnızca zayıflıkla eşleştirilemez. Ayrıca kişi sağlığı sadece fiziksel değil; ruhsal ve sosyal boyutlarıyla birlikte düşünülmelidir. Eğer kamusal sağlık kampanyaları, bireyin mahremiyetini ihlal ederek onu “toplumsal teşhir nesnesi”ne dönüştürüyorsa, bu durumda toplumun sağlığından değil, disiplin toplumunun zaferinden söz edebiliriz.
Gerçekten de bu kampanya iyi niyetli bir farkındalık çalışması olabilirdi. Ancak bunun için insanlara güvenli, gönüllü, gizliliği koruyan ortamlar sunulmalıydı. Mahalle sağlık merkezlerinde, okullarda, iş yerlerinde isteyen herkesin utanmadan ve yargılanmadan başvurabileceği alanlar yaratılabilirdi. Bu noktada sosyal stigmatizasyonu yaşamamak ve yaşatmamak adına görevli personellerin halkla iletişimi hakkında bir oryantasyon eğitimi verilebilir, sahaya hazırlık aşaması gerçekleşebilirdi.
Belki de sormalıyız: Tartıdaki rakam mı önemli, yoksa o rakamı taşıyan insanın ruh hali mi? Eğer kamu sağlığı adına bireylerin psikolojik sağlığı zedeleniyorsa, o zaman bu kampanyanın sonunda sadece kilolar değil; güven, saygı ve insan onuru da eksiliyor demektedir.
Uzm.Psk. Talip Sami | 16.05.2025