Bakan Kurum’un açıklamasına göre, 1 milyondan fazla tarım arazisi ödenemeyen borçlar nedeniyle bankalar tarafından rehin alındı. Çiftçi Şekip Uysal: Ödeme 1 gün geciksin banka araziyi satıyor, haberimiz olmuyor.
Tarladaki ürün maliyetini karşılayamıyor. Çiftçiye yapılan destekler yetersiz, çiftçi borcunu ödeyemez durumda. Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanı Murat Kurum, muhalefetin sorusu üzerine verdiği yanıtta 1,3 milyon tarım arazisinin ödenemeyen borç nedeniyle bankalar tarafından rehin alındığını açıklamak zorunda kaldı.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, son 5 yılda çiftçilerin ödeyemediği borç nedeniyle rehin altına alınan arazi sayısına ilişkin Murat Kurum’a soru önergesi verdi. Bakan Kurum verdiği yanıtta 1 milyon 366 bin 172 tarım arazisinin rehin altında tutulduğunu açıkladı.
Gürer şöyle tepki gösterdi: “Çiftçi tarlasını rehin bırakıyor, ekim yapıyor. Sonra gidip kredi borcunu ödeyerek tekrar yeni kredi alıyor. Çiftçi, ‘Ürünü sattığım zaman ilk işim bankaya koşuyorum. Borcumu ödemeye çalışıyorum. Borcumu ödeyemezsem arkasından icrayla karşılaşıyorum’ diyor. Çiftçiler, borcu borçla çevirerek çiftçiliğe devam ediyorlar.”
Çiftçinin borçluluğuna yönelik veriler de dikkat çekici. Buna göre çiftçilerin borçluluğu 250 milyar liraya dayandı. Borçluluk 2002 yılında 2 milyar 400 bin liraydı. Borçluluktaki artış 20 yılda 100 kat artmış durumda.
Çiftçi sayısı ise giderek azalıyor. 2001 yılında 2 milyon 182 bin kişi Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlıydı. Bu rakam 2021 yılında 2 milyon 173 bine geriledi. 2001 yılında ülke nüfusu 64 milyonken bugün 84 milyon.
Borcunu ödeyemez duruma gelen çiftçinin toprağı terk ettiğini gösteren bir diğer çarpıcı veri ise tarım arazisi alanlarında gerçekleşen gerileme. 28 milyon hektar tarım arazisi alanı 20 yılda 23 milyon hektara geriledi.
BANKALARA TESLİM OLDUK
Manisa’nın Turgutlu ilçesi Derbentli Köyü’nde çiftçilik yapan Şekip Uysal borçlanma sürecini şöyle anlattı: “Mazot, gübre, ilaç alamıyoruz; alamayınca bankaya koşuyoruz. Bankalar doların yükselmesinden korktuğundan kredi vermek istemiyor ve bize belge-fatura gibi isteklerle bahaneler üretiyor, biz de arazilerimizi ipotek ettirerek kredi alıyoruz” diyerek anlattı.
Çiftçinin destek görmediğini ve perişan edildiğini ifade eden Uysal, kredi çekmek için bankaya başvurduklarında arazilerini ipotek ettirdiklerini belirtti. İktidar çiftçiyi bankalara teslim ettiğini aktaran Uysal, “Borcu ödeyemeyince banka ipotekli araziyi alıyor. 90 gün olmuş borcunu ödeyememişsin 91’inci günde banka arazini satıyor, haberin bile olmuyor” diye konuştu.
ŞİRKET MANTIĞI ÇİFTÇİYİ BİTİRDİ
Tarımda yaşanan gerilemeyi Çiftçi-Sen Başkanı Adnan Çobanoğlu değerlendirdi. Çobanoğlu, en büyük tahribi şirket odaklı tarım politikalarının yarattığını belirtti. Özelleştirme politikalarına değinen Çobanoğlu şöyle konuştu: “Çıkarılan tüm yasalar ve uygulanan bütün politikalar şirket tarımına yönelik. Çiftçiler bu politikaların kaçınılmaz sonucu olarak aile tarımının tasfiye edilmesiyle karşı karşıya bırakıldı. 2000’lerde uygulanan taban fiyat uygulamasına son verilmesi, devletin aradan çekilerek çiftçiyi şirketlerin vicdanına teslim etti. Şirketlerle sözleşme imzalamayan çiftçi üretim yapamaz hale getirildi. Kooperatiflerin dahi şirket gibi işler hale getirilmesi çiftinin üretemeyecek duruma gelmesindeki en önemli etkenlerden.”
Tarım Kredi Kooperatiflerinden veya bankalardan kredi çeken çiftçilerin arazilerini ipotek ettirdiğine dikkat çeken Çobanoğlu “İktidar çiftçiyi tarımdan uzaklaştırdı ve çiftçinin toprağını rehin bırakmasına neden oldu. Pazar ve girdi maliyetleri altında ezilen çiftçi için denge kurulması gerekli. Özellikle şirket tarafından tedarik edilen mazot ve tarım ilaçlarının çiftçiyi maliyet açısından hayli zorluyor. Çiftçilerin kendi tohumlarını kullanmasına engel olunuyor. Milli Tarım Programı’yla sertifikalı tohumun teşvik edildi. Çiftçi şirketler tarafından satılan sertifikalı tohumlara mahkûm edildi. Bunun önüne geçilmedikçe çiftçinin şirkete bağımlılığı artacak” diye konuştu.