Türk halk müziğinin efsanevi isimlerinden Neşet Ertaş'ın vefatının üzerinden 12 yıl geçti. Bozkırın Tezenesi lakabıyla bilinen sanatçı, halk müziğine yaptığı unutulmaz katkılar ve kendine has üslubuyla milyonların gönlünde taht kurdu.
1938'de Kırşehir'in Çiçekdağı ilçesine bağlı Abdallar köyünde dünyaya gelen Ertaş, müzikle tanışmasında saz ustası olan babası Muharrem Ertaş’ın büyük etkisi oldu. İlk çalgısı, annesi Döne Ertaş’ın çamaşır tokacına tel takarak yaptığı oyuncak bir bağlama olan sanatçı, çocukluk yıllarında babasıyla Anadolu’nun farklı şehirlerini gezerek türküler söyledi. Eğitimi aksayan Ertaş, okula gitmese de bağlama ve keman çalmayı küçük yaşta öğrendi.
1957 yılında İstanbul’da babasının yazdığı "Neden Garip Garip Ötersin Bülbül" adlı türküyle ilk plağını çıkaran Ertaş, kısa sürede geniş kitlelerce tanınmaya başladı. Müziği ve türkülerine olan sevdasıyla adını duyuran sanatçı, özellikle bozlak tarzındaki türküleriyle halk müziğinde önemli bir yer edindi.
Ertaş, sanat hayatı boyunca "Türkülerin Babası" ve "Abdal Müzisyen" gibi unvanlarla anıldı. Ankara Radyosu'nda yaptığı programlar ve plak çalışmalarıyla müzik kariyerini devam ettirdi. Yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle bir dönem Almanya’ya yerleşen Ertaş, uzun yıllar burada tedavi gördü ve müzik çalışmalarına devam etti.
2000 yılında Türkiye’ye dönerek yeniden sahneye çıkan Ertaş, kendisine sunulan "Devlet Sanatçısı" unvanını ise mütevazı kişiliği ve abdal kültürüne bağlılığı nedeniyle kabul etmedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından "Yaşayan İnsan Hazinesi" olarak ilan edilen usta sanatçı, eserlerinde Anadolu insanının acı ve kederini en içten şekilde dile getirdi.
Hayatı boyunca yaklaşık 400 plak ve çok sayıda kaset çıkaran Neşet Ertaş, 25 Eylül 2012'de prostat kanseri nedeniyle İzmir'de 74 yaşında hayatını kaybetti. Türk halk müziğine derin izler bırakan Ertaş’ın, "Ah Yalan Dünya", "Zahidem", "Gönül Dağı", "Mühür Gözlüm" gibi sayısız eseri hâlâ dinleyicilerin gönlünde yaşamaya devam ediyor.