Yazılarımı sıkı takip eden 150 civarında bay-bayan çok kıymetli arkadaş görüyorum. Okuyan ama tepki vermeyenler olduğunu da biliyorum.
Yazılarımı sıkı takip eden 150 civarında bay-bayan çok kıymetli arkadaş görüyorum. Okuyan ama tepki vermeyenler olduğunu da biliyorum.
Arkadaşlar !..
Beni bir kişi bile okumasa da yazmaya devam edeceğim. Çünkü siyasi hesaplarla bir yerlere gelme kaygısı sıfır, ekonomik beklentisi sıfır bir arkadaşınızım... Sadece okuyan, araştıran, düşünen ve düşündüklerini paylaşan bir arkadaşınızım...
Gelelim asıl konuya. Anadolu'da sıkça kullanılan bir söz vardır " Zor oyunu bozar " Tevfik Fikret bir şiirinde " Kuvvet eşittir hak " der, yani zor, kuvvet, güç gibi özünde aynı yere sırtını dayayan sözcüklerden söz etmek istiyorum. Çünkü dünyayı güç merkezleri şekillendiriyor... Bugün, güç deyince ne anlamalıyız?
Para, silah ve asker, örgütlü kitleler vs.
Peki tarif ettiğimiz güç en çok hangi ülkelerde var?
Hangi güçlü ülkeler, nispeten daha az gücü olanlarında yanına alarak, daha daha güçleniyor. Askeri ve siyasi küresel ittifaklar oluşturuyor. Ve küresel güç haline gelen bu ülkeler şimdi dünyanın neresinde, neleri, kimleri hizaya sokmaya, hasımlarına karşı konumlandırmaya çalışıyor?
Çok bariz belli ki ABD-İsrail ve batıdaki destekçileri! Ancak dikkat edelim son günlerde Fransa'nın başını çektiği, İngiltere’nin destek verdiği "Filistin’i tanıyacağız" gibi çıkışlar var. Bu durum içerde çatlaklar olduğunun habercisidir.
Türkiye bu çatlaklardan faydalanmaya çalışarak bir dönem denge politikası izledi, Türkiye tartışılmaz büyük askeri gücü olan bir ülke ama şimdi çok kritik bir noktada. ABD ve İsrail'in çıkarları karşısında ABD ve İsrail isteklerine hayır dese zorlanacak evet dese zorlanacak. ABD ve İsrail'in taleplerine Türkiye halkı büyük tepkili ama ABD ve İsrail ve yandaşları büyük bir güç... İktidar hatta devlet zor bir sürecin içerisinde.
Tam da bu gibi durumlarda Mustafa Kemal'i arıyoruz... Belki var ama gözükmüyor ya da görmesi gerekenler görmüyor. Filistin, Yemen, Irak, Afganistan, İran ve Suriye'ye dayatılanı bize de dayatmaya başladılar. Bir ümit verici gelişme; Fransa ve İngiltere daha büyük çıkarları ve hesapları için İsrail'e rağmen, Filistin’i tanımayı kararlaştırmış olmaları. Onları başkaları da izleyebilir.
Demem o ki bazı vizyonsuz, öngörüsüz, geri insanlar bu güç gerçeğini ya görmüyor ya onunla uzlaşıyor ve toplumu yanıltıyor. Ortadoğu'da en önemli ülkelerin başındayız ama Ortadoğu'nun yeniden dizaynında biz oyun kurucu değiliz, oyunda rol verilmeye çalışılan bir ülkeyiz. Bunu da doğrusu istemiyoruz, sindiremiyoruz.
Peki ne olur?
Bu büyük güçlerin kendi bloklarında iç anlaşmazlıklar olur, rakip, güçlü devletler oyun bozucu hamleler yapar belki bir süre daha gideriz ama asıl olan bu değil asıl olan kendi gerçeğimizi görüp, bağımsızlığımızı koruyacak güce erişebilmemiz. Bunu bize dışardan hiç kimse vermez. Bunu biz kazanmalıyız, hep beraber, çok zor değil... Öncelikle Anti Emperyalist, halkçı, demokratik politikalarla halkı birleştirmek, sonrada saldırgan ülkelerden rahatsız olan diğer ülkelerle birleşerek gelen bu baskıyı püskürtmek. Elbette bu işler bu kadar kolay değil ama doğru yol kabaca buralardan geçer. Aksi durum kendiniz dışındaki gücün ya da güçlerin maşası, piyonu, aparatı olmaktan kurtulamaz. Irak, Libya, Lübnan, Suriye benzeri bir ülkeye dönüşürüz diye düşünüyorum.
Bunun için tek yol var... GÜÇ olabilmek!..
Ahmet ATILMIŞ | 30.07.2025 – aatilmis@hotmail.com