Güvenli okullara geçiş bir an önce sağlanmalı
Haber Kategorisi: Eğitim

Güvenli okullara geçiş bir an önce sağlanmalı

Depremin etkilediği 11 ilin dışındaki kentlerde okulların ikinci yarı yılı 20 Şubat’ta eğitim ve öğretime başladı. Adana, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Kilis’te okullar yarın açılacak, diğer illerde ise ileri bir tarihe ertelendi

Eğitim Sen Gaziantep Şube Başkanı Ömer Parlakçı, “Yaşamın her anında ve her yerinde öğrenme devam eder, ancak okul binaları temel eğitim ortamlarıdır. Bu nedenle kentlerdeki tüm binaların ve okul binalarının hasar belirleme çalışmalarının bir an evvel tamamlanması ve güvenli okullara geçiş için çalışmalara başlanması gerekiyor” çağrısında bulundu.

Deprem bölgesinde toplam 12 bin 550 okulda 3 milyon 646 bin 59 öğrenci eğitim gördüğünü ve bölgede görev yapan öğretmen sayısının ise 209 bin 719 olduğunu açıklayan Parlakçı, “Milli Eğitim Bakanlığı’nın 19 Şubat tarihinde yaptığı açıklamaya göre, 54 bin 882 öğrenci naklini diğer kentlere aldırmış. Toplam öğrenci sayısına göre nakil olan öğrenci sayısı düşük. Öğrenciler ve aileleri depremin 18. gününde bulundukları kentten ayrılamamışlar. Depremin olduğu 10 ilde okul binalarının durumu hakkında MEB’in açıklamasına göre 20 bin 688 eğitim kurumu binasının 23’ü yıkılmış, 83 bina ise ağır hasarlı. MEB’in açıklamasında hasar almamış bina sayısına yer verilmemiş. Rakamlar okul binalarında hasar düzeyinin orta-hafif hasarlı olduğunu gösterse bile öğrenciler ve eğitim emekçileri orta hasarlı ve az hasarlı binalara giremeyecekleri için 1 Mart’a dek hasar almamış okulların ve konteyner okullar hazırlanmalı” dedi. 

Başkan Parlakçı, “Depremin olduğu kentlerde, deprem felaketinin etkilerinin uzunca bir zaman dilimine yayılabileceği öngörülerek kent merkezinde ve kırsal alanda yaşayan yurttaşların temiz su, güvenli gıda, barınma, ısınma, giyim, elektrik ve iletişim gibi temel gereksinmeleri karşılanmalı. Bu kapsamlı çalışma için yurttaşların gönüllü, emek ve meslek örgütlerinin demokratik katılımını ve süreci denetimini de içerecek biçimde, ekonomik ve sosyal politikalar yaşama geçirilmeli” ifadelerine yer verdi. 

Çocukların durumu izlenmeli ve konu hakkında kamuoyu sıklıkla bilgilendirilmeli

Deprem kentlerinde birinci derecede yakınlarını yitirmiş çocukların kurumlarına yerleştirilmeleri konusunda kamuoyunda ciddi kaygıların bulunduğunu kaydeden Parlakçı, “Kimi tarikat ve cemaatlerin deprem bölgesindeki çocukları aldıklarına ilişkin iddialar bulunuyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 10 ilde yıkıma neden olan depremlerden etkilenen refakatçisi olmayan bin 464, tedavisi devam eden 759 çocuğun olduğunu bildirmiş. Demokratik kitle örgütlerinin katılımını ve denetimini içeren katılımcı mekanizmalar oluşturularak çocukların durumu izlenmeli ve bu konu hakkında kamuoyu sıklıkla bilgilendirilmeli” açıklamasını yaptı. 

Diğer kentlere nakil aldıran öğrencilerin mutlaka okula erişimi sağlanmalı

“Depremin yaşandığı kentlerden diğer kentlere nakil aldıran öğrencilerin mutlaka okula erişimi sağlanmalı” diyen Parlakçı, “Bu çocukların psiko*-sosyal destek almaları için çalışmalar yürütülmeli, okul ortamları çocukları destekleyici, yaralarını onarıcı ve iyileştirici uğraşıları zenginleştiren demokratik bir iklime kavuşturulmalı. MEB tarafından oluşturulan psiko-sosyal destek hizmetleri modüllerinin her okulda zorunlu olarak uygulanmasının istenmesi ve sınıf rehber öğretmenlerinin uygulayıcı olarak tanımlanması psikolojik destek hizmetlerinin kapsamına uygun olmadığı gibi çocuklar açısından riskli sonuçları beraberinde getirecek. Bu bağlamda depremden etkilenmemiş illerdeki psiko-sosyal destek hizmetleri, okulların durumu ve ihtiyaçları gözetilerek psikolojik danışmanlar tarafından belirlenmeli ve uygulanmalı” diye konuştu. 

Deprem bölgesindeki çocukların eğitim hakkı güvence altına alınmalı

Depremin yaşandığı kentlerde, öğrencilerin sağlam okullara ve konteyner okullara yerleştirilirken eşitlikçi ve adil bir süreç izlenmesi uyarısında bulunan Eğitim Sen Gaziantep Şube Başkanı Ömer Parlakçı, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yıkımın derecesi, illere, ilçelere, mahallelere, hatta sokaklara göre farklılaşmaktadır. Depremin olduğu kentlerde eğitim, çocukların gelişim düzeyleri, ilgileri ve yetenekleri, anadilleri ve kültürleri dikkate alınarak eğitim süreci, psiko-sosyal destek, kendini çeşitli yollarla ifade etme ve oyun-ilgileri odaklı olarak sürdürülmeli. Öğretmenlerimizin, eğitim emekçilerinin çalışmaları, psikolojik danışmanların, psikologların, sosyologların ve sosyal hizmet emekçilerinin desteği güçlendirilmeli, deprem bölgesindeki çocukların eğitim hakkı güvence altına alınmalı.” 

Parlakçı, “Eğitim programları, başta deprem felaketi olmak üzere, artan doğa yıkımı, yangınlar, su baskınları gibi afetler, kötü kentleşme, insan hakları bilincinin yitimi, demokrasinin kaybı, eşitsiz ve adaletsiz gelir bölüşümü gibi ekonomik ve sosyal sorunları ve çözümleri kapsayacak biçimde yeniden gözden geçirilmeli. Eğitim fakülteleri eğitim programları da bu bağlamda yenilenmeli. Eğitim programlarına dair tüm çalışmalara, ILO-UNESCO ortak belgesi olan öğretmenlerin statüsü tavsiyesinde ifade edildiği gibi eğitim sendikalarının demokratik katılımı sağlanmalı” şeklinde konuşma yaptı.