Çocuklar korku ve baskıyla değil, kendi çabalarıyla daha etkili öğrenir
Haber Kategorisi: Eğitim

Çocuklar korku ve baskıyla değil, kendi çabalarıyla daha etkili öğrenir

Korku, sözlük anlamı ile ifade edildiğinde “Bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü, kötülük gelme ihtimali, tehlike” şeklinde bir tanım ortaya çıkar.

Korku, sözlük anlamı ile ifade edildiğinde “Bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü, kötülük gelme ihtimali, tehlike” şeklinde bir tanım ortaya çıkar.Baskı ise “Hak ve özgürlükleri kısıtlayarak zor altında bulundurma durumu, tahakküm.” anlamına gelmektedir.

Bu anlamda korku ve baskı, öğrenme süreçlerinde uygulandığında çocuklardaki kaygıyı yükseltmesi nedeniyle çocukların öğrenme davranışlarını da olumsuz etkilemektedir.

Eğitim süreci, öğretmen tarafından, çocukların kendi öğrenme ihtiyaçlarını saptayarak gelişimlerini sağlamaları, gerçek yaşam problemlerine yönelik çözüm pratikleri ve çözüm yolları üretmeleri, yeni fikirler geliştirmeleri, bu fikirlerin somut uygulamalarını başta sınıf ortamı olmak üzere hayatın her alanında gerçekleştirmeleri, yeni ve farklı bakış açılarına uyum sağlamaları; eleştirel, analitik, yansıtıcı  gibi düşünme becerilerine sahip olmaları, iletişim ve iş birliği becerilerini kazanmaları doğrultusunda demokratik bir anlayış ile tasarlanmalı ve gerçekleştirilmelidir.

2024 Türkiye’sinde ilk ve orta dereceli okullarımızı yukarıdaki kıstaslar açısından düşündüğümüzde, olumsuz bir tabloyla karşı karşıya kalırız. Şöyle ki;

-Okullarımızın çoğunluğu demokratik okul ikliminden bihaber, demokratik yönetim becerilerine sahip olmayan yöneticiler tarafından yönetilmektedir. Böylesi yöneticilerin, demokratik okul kültürü yaratmaları mümkün değildir.

-Okullarımızda görev yapan öğretmenlerin ekserisi, demokrasiyi benimsemiş öğretmenlerden ziyade, suya sabuna dokunmayan, sosyal sorunlarla ilgilenmeyen, mesleki yayınların takip etmeyen ve hatta kitap okuma alışkanlığı bile olmayan öğretmenlerden oluşmaktadır. Bu özelliklere sahip olan öğretmenlerin çocukların gerçek yaşam problemlerine çözüm üretecek özellikte yetiştirmeleri olanaksızdır.

-Kendileri yeni fikirlere açık olmayan öğretmenlerin, yeni fikirlere açık öğrencileri yetiştirmeleri zordur.

-Öğretmenlerimizin, eğitim sisteminde ve eğitim alanında ortaya çıkan yeniliklere, değişikliklere ve farklı fikirlere uyum sağlamaları çok yavaş olmaktadır. En son değişen Maarif Modeli halen öğretmenler tarafından anlaşılmadığı gibi uygulanmamaktadır da. Kendisi, değişikliklere ve farklı bakış açılarına sahip olmayan öğretmenlerin, öğrencileri bu şekilde yetiştirmesi hayatın normal akışına aykırıdır.

Çocuklarımızı baskı ve korkuyla değil, anlayışla, etkili iletişimle, eleştirel, analitik ve yansıtıcı düşünme becerileriyle yetiştirmek istiyorsak, onları demokratik bir anlayışla, korku ve baskıdan uzak, kendi çabalarıyla öğrenebilecekleri demokratik sınıf ortamlarında yetiştirmemiz gerekir.


Abdullah DAMAR | 02.12.2024