Eğitim-İş Sendikası, "Artık yeter!" diyerek MEB ve siyasi iktidarı sorumlu tuttu.

Gaziantep’in Şehit Şirin Diril Çok Programlı Anadolu Lisesi'nde, 17 Ağustos 2025 tarihinde yaşanan bir olay, eğitim emekçilerine yönelik şiddeti ve tehditleri yeniden tartışmaya açtı. Bahçe nöbeti görevini yürüten öğretmen Mahmut Çetin, okul bahçesinde bulunan ve okulla ilişkisi olmayan iki kişiyi çıkmaları yönünde uyardı. Bu uyarının ardından sözlü hakarete ve fiziksel saldırıya maruz kalan öğretmen, daha sonra tehditlerle de karşı karşıya kaldı.

Olayın Ardından Tehdit ve Örtbas Girişimi

Olayın ardından, saldırganların akrabaları ve Kartal köyü muhtarının öğretmenle iletişime geçerek olayı örtbas etmeye çalıştığı iddia edildi. Bununla da kalmayarak, saldırganların öğretmenin babasını arayarak tehdit ettiği belirtildi.

Eğitim-İş: "Bu Saldırı Tüm Eğitim Emekçilerinedir"

Konuya ilişkin bir basın açıklaması yapan Eğitim-İş Sendikası, bu saldırının yalnızca bireysel bir olay olmadığını, tüm eğitim emekçilerine yönelik bir gözdağı ve şiddet eylemi olduğunu vurguladı. Sendika, açıklamasında siyasi iktidarı ve Milli Eğitim Bakanlığı'nı (MEB) doğrudan sorumlu tutarak, şu ifadelere yer verdi:

"Öğretmenler; itibarsızlaştırıcı söylemlerle hedef gösterilmiş, mesleği değersizleştiren politikalarla yalnızlaştırılmış, CİMER gibi mekanizmalarla öğrenci ve velilere karşı savunmasız bırakılmıştır. Öğretmenlik Meslek Kanunu gibi göstermelik düzenlemelerle öğretmenlerin hakları korunmamış, aksine öğretmenler adım adım hedef tahtasına dönüştürülmüştür."

Sorular ve Talepler

Sendika, MEB ve siyasi iktidara yönelik şu soruları yöneltti:

Daha kaç öğretmen şiddetin hedefi olacak?

Eğitim emekçileri can güvenliği olmadan nasıl görev yapacak?

Öğretmeni değersizleştiren politikalardan ne zaman vazgeçilecek?

Açıklamada, okullarda kapsamlı güvenlik önlemlerinin acilen alınması, şiddetle mücadele için eylem planı hazırlanması ve eğitim sendikalarının bu sürece dahil edilmesi talep edildi.

"Mücadelemizden Vazgeçmeyeceğiz"

Eğitim-İş, olaya karışan tüm kişilerin en ağır cezayı alması için hukuki sürecin takipçisi olacaklarını duyurdu. "Can korkusuyla çalışmak istemiyoruz" diyen sendika, laik, çağdaş, bilimsel ve kamusal eğitim mücadelesinden vazgeçmeyeceklerini ilan etti.

Olayla ilgili soruşturma devam ederken, eğitim camiasında tepkiler büyüyor.