Güçyetmez, depremlerdeki yıkımın ardından başlatılan davaların sadece bireysel kusur araştırması değil, toplumsal adaletin ve geleceğin güvenliğinin temeli olması gerektiğini vurguladı. Ancak mevcut uygulamalarda yaşanan bazı sorunların sağlıklı bir yargılama sürecini engellediğini ifade etti.

"Saha Deneyimi Olmayan Kişiler Bilirkişi Yapıldı"
En önemli sorunlardan birinin bilirkişilik sistemi olduğunu belirten Güçyetmez, "Deprem davaları teknik bilgi gerektiriyor ve süreç bilirkişi raporlarına bağlı hale geliyor. Ancak bu raporları hazırlayacak kişilerin ciddi saha deneyimine sahip olması şart. Maalesef sistematiği olarak, yalnızca akademik unvana bakılarak, saha tecrübesi yeterli olmayan kişiler bilirkişi olarak görevlendirildi" dedi.

"Raporlarda Teknik Hatalar ve Eksiklikler Var"
Hazırlanan raporlarda bir dizi teknik soruna dikkat çeken Güçyetmez, bu sorunları şöyle özetledi:

• Akreditasyonu olmayan analiz programlarının kullanılması,

• Deprem sonrası hasarlı beton numunelerinden yanlış dayanım tespiti yapılması,

• Yıkımın gerçek ve çok boyutlu nedenleri araştırılmadan, sorumluluğun çoğunlukla sadece proje mühendislerine yüklenmesi,

• Alternatif bilimsel görüşlerin dikkate alınmaması.

Güçyetmez, bu eksik raporlara dayanılarak 21 yıla varan ağır cezalar verildiğini, bunun ceza hukukunun öç alma amacına dönüştüğünü ve hukuk devletini tehdit ettiğini savundu.

"Tüm Sorumluluk Mühendislere Yüklenemez"
Depremdeki yıkımda zemin koşulları, denetim zaafları, imar uygulamaları, izinsiz müdahaleler ve karar alıcıların rolü gibi birçok faktörün etkili olduğunu hatırlatan Güçyetmez, "Devam eden yargı süreçlerinde tüm sorumluluğun inşaat mühendislerine yüklenmesi kabul edilemez. Meslektaşlarımız, bir öç alma duygusunu bastırmak için hedef gösteriliyor" ifadelerini kullandı.

5 Maddelik Acil Çağrı
Bu tespitler ışığında İMO Şube Başkanı, yetkili mercilere şu çağrıları yineledi:

1. Orantısız cezalar iptal edilmeli; depremin olağanüstü koşulları ve çok aktörlü yapısı dikkate alınmalı.

2. Yargılama, bilimsel bilirkişilik ve gerçek kusur oranına dayanmalı.

3. Denetim ve karar mekanizmalarındaki kamu idareleri ve yöneticiler de yargı önüne çıkarılmalı.

4. İyi niyetle çalışan mühendisler hedef gösterilmemeli.

5. Hukuksuz olduğu değerlendirilen kararlar, üst mahkemelerde derhal düzeltilmeli.

Güçyetmez, bu çağrının sadece bir meslek grubunun değil, toplumsal vicdanın ve adil yargılanma hakkının korunması için olduğunu vurgulayarak, "İnşaat mühendisleri bu ülkenin düşmanı değil, kurucu gücüdür. Bugün susarsak, yarın hep birlikte enkaz altında kalırız" diyerek sözlerini tamamladı.