Ülkemiz, uzun zamandan beri yozlaştırılarak, yoksullaştırarak, ötekileştirilerek, yalanla, dolanla  sarmaş dolaş yaşıyor...

İktidarında, muhalefetinde nereye savrulduğumuzu bildiğini ve bunun gerekli önlemlerini aldığını sanmıyorum.

Bir büyük stratejik akıl bir büyük plan ve program emaresi göremiyorum. Toplumda bu durumu en azından sezinliyor. Ancak çözüm üretemiyor, üretemez !

Geriye ne kalıyor; Umutsuzluk, bitmişlik psikolojisi. Evet durum bu ancak hayatın gerçeği insanlığa  bitme özgürlüğü tanımaz. Yaşayan, soluk alıp veren hiçbir canlı sür-git  olumsuzu yaşamaz. Eğer kurtuluşunu ararsa, eğer kurtuluşu için bedel öderse. Aksi halde hiç kimse altın tepside size güzel bir yaşam sunmaz. Bugün çok, çok daha kötü yerlerde değilsek kurtuluş savaşına ve o savaşta bedel ödeyenlere borçluyuz.

Yeniden, yeniden içinde bulunduğumuz durumun resmini çekmek olup biten olumsuzluklardan söz etmek direk ya da dolaylı olarak teslimiyettir. Durum ortada, arife tarif gerekmez. İyi durumda değiliz  her bakımdan savruluyoruz. Sol lafazanlık, sağ şovmenlik, hele de sahte müslümanlık aldı başını gidiyor.

Bu böyle gitmez diyemedikçe bu durum daha da katmerleşerek devam eder ama nereye kadar?
Daha büyük sefalete kadar. Her seferinde daha çok kesimi içine alarak yutan canavarın dişlerinin arasına kadar.

Kendimize gelmeliyiz...
Kendiliğinden bizim irademiz dışında bizi yok ederek giden akışa kapılmamalıyız. Kendimiz için, ülkemiz için, yarınlarımız için bu akışı durdurmayı ve insanlıktan yana çevirmeyi başarmalıyız. Gerisi boşa harcanan enerji. Yazık …

Ahmet ATILMIŞ | 26.09.2023