Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 7.7 büyüklüğünde ve Elbistan merkezli 7.6 büyüklüğünde ki iki depremin ardından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) depremin yıktığı kentlerde afetzedeler için bugüne kadar 301 bin 289 çadırın kurulduğunu açıkladı.
Toplu alanlarda salgın hastalık riskine karşı uyarılarla bulunan Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey Üyesi K. Doğan Eroğulları, “Şu anda salgın yok, ama ciddi bir salgın riski var. Koruyucu sağlık hizmetlerinin akmasından dolayı kızamık, tifo, kolera, solunum yolu enfeksiyonları, zatürre ve toplu yaşam alanlarında uyuz gibi vakalara rastlanılabilir. Zaten son bir yıldan beri uyuz vakalarında bir artış vardı, toplu yaşam ile birlikte bulaşma hızı da yükselecek” açıklamasını yaptı.
Deprem gibi afetler, insanların elleriyle daha büyük felaketlere dönüşebiliyor
Deprem gibi afetlerin insanların elleriyle daha büyük felaketlere dönüşebildiğini ifade eden Eroğulları, “Vatandaşların ilk anda beslenme, barınma, ısınma, hijyen ve temiz su gibi ihtiyaçların karşılanmaması ve arama-kurtarma çalışmalarının erken başlamaması maalesef felaketin boyutlarını büyüttü. Girilmeyen köyler, çadır ulaştırılmayan, sokakta kalmak zoruna kalan ve günlük bir tas çorba ile idare etmeye çalışan, tuvalet gidemeyen binlerce insan vardı” tespitini yaptı.
Çadırlar arasında en az 8 metre mesafe olması gerekiyor
Çadırlar arasında en az 8 metre mesafe olması gerektiğini söyleyen Eroğulları, “Çadırların birbirine teması az olmalı. İnsanların sosyal alanlarının olması gerekiyor. Yangın gibi durumlarda kaçış alanlarının yanı sıra sel baskınlarına karşın su giderlerinin olması lazım. Ancak hiçbir mesafe bırakmadan, soba bacaları birbirine bakan, ısınma özelliği olmayan çadırları kuruluyor. Dolayısıyla bu da salgın riskini beraberinde getiriyor. Çünkü beslenesi bozulmuş, ısınması olmayan ve barınma sorunu olan insanların hastalığa yakalanma ihtimali artıyor. Hijyen yokluğundan ishaller ve temizliğe dikkat edilmediği için uyuz vakaları görülüyor. Birinci basamak sağlık hizmeti sunulamamasından aşı yapılamıyor, yapılmadığı için kızamık gibi salgınlar tehlikeler baş gösteriyor. Örneğin; bir yerin su ihtiyacını karşılamak yerine tuvaleti kapatıp, gitmeyi yasaklıyorlar” şeklinde konuştu.
En büyük sıkıntımız vatandaşın hasta olmamasını engelleyici tedbirlerin alınmaması
Eroğulları, “Deprem bölgelerinde sağlık hizmeti bir düzene girdi. İnsanlar hasta olduktan sonra tedavi edilmekle ilgili bir sıkıntı yaşamayacak, lakin en büyük sıkıntımız vatandaşın hasta olmamasını engelleyici tedbirlerin alınmaması. Solunum yolu enfeksiyonu, ishal ve uyuz tedavi ediliyor, ilaca erişim var. Ama insanlara temiz banyo, içme suyu ve temiz kullanımını sunulmazsa, çadırlarda ısınma sağlanamazsa ve sel baskınlarına karşı kaçış yolu olmazsa bunların hepsi yapay felaket olarak bize dönecek” uyarısında bulundu.
Çocukların çok ciddi psikososyal desteğe ihtiyacı var
Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey Üyesi K. Doğan Eroğulları, çocukların çok ciddi psiko-sosyal desteğe ihtiyacının olduğunu vurguladı, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Çocuklar, depremden psikolojik olarak çok etkilenmiş olabilirler. Dolayısıyla hızlı bir şekilde sosyalleşebilecekleri alanlar oluşturulmalı. Ayrıca üniversitelerin kapatılma kararı sosyal anlamda gençlere olumsuz etkisi olacak.”
gaziantepsabah.com