TBMM'de kabul edilen bir kanun teklifinin maddesi, orman ve kıyı tahsislerine ilişkin tartışmaları yeniden alevlendirdi. CHP Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen, teklifi "yağma" olarak nitelendirerek, turizm yatırımları nedeniyle yok edilen orman alanının yangınlarda kaybedilenden fazla olduğunu iddia etti.
TBMM Genel Kurulu'nda, "Vakıf Taşınmazları ve Kültür Varlıklarında Düzenlemeler" içeren kanun teklifinin birinci bölümü oylandı ve kabul edildi. Teklifin 9. maddesi üzerine söz alan CHP'li Hasan Öztürkmen, bu düzenlemenin "ormanların ve sahillerin anayasaya aykırı şekilde yağmalanmasına" yol açtığını savundu.
"Teklifin Büyük Bölümü Sarayda Hazırlanıyor"
Öztürkmen, torba yasa niteliğindeki teklifin Meclis'in ciddiyetini zayıflattığını belirterek, kanun tekliflerinin fiilen sarayda hazırlandığını ve iktidar milletvekilleri aracılığıyla sunulduğunu öne sürdü.
49 Yıllık Tahsisler ve 'Yakınlık' İddiaları
-
madde ile, turizm yatırımcılarına 49 yıllığına tahsis edilen hazine arazileri için süre uzatımı kolaylığı sağlandığını ifade eden Öztürkmen, "Peki bu alanlar kimlere tahsis ediliyor?" sorusunu yöneltti. Öztürkmen, tahsis edilen kişi ve şirketlerin hükümete yakınlığına dikkat çekti.
Örnek Vakalar: TOKİ, Limak ve Özak
Öztürkmen, iddialarını somut örneklerle destekledi:
-
Antalya, Gazipaşa: Doğal sit alanı Koru Sahili'nin, TOKİ'nin eski başkan yardımcısının damadı olduğu belirtilen kişinin yöneticisi olduğu şirkete tahsis edildiğini açıkladı.
-
Bodrum: 36 bin metrekarelik bir alanın Limak İnşaat'a verildiğini, aynı şirketin Akbelen Ormanı'ndaki ağaç kesimleriyle gündeme geldiğini hatırlattı.
-
Antalya, Kemer: İdyros Antik Kenti üzerine 900 yataklı otel yapılmak istendiğini, arazinin kullanım hakkının Özak Gayrimenkul'e 2068'e kadar uzatıldığını belirtti. Özak'ın Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Akbalık'ın siyasi iktidara yakınlığıyla bilindiğini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı otelinde ağırladığını vurguladı.
-
Antalya, Demre: Danıştay'ın "kıyıların 50 metresi halka aittir" kararına rağmen, sahillerin otele tahsis edildiğini söyledi.
"Kamu Yararı İfadesi Hükümsüz Kaldı"
Anayasa'nın 43. maddesine ve Kıyı Kanunu'na atıfta bulunan Öztürkmen, "Kıyılardan yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir" ifadesinin hükümsüz kaldığını iddia etti. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın kendi yayınlarında kırsal ve eko-turizmi öngördüğünü, ancak uygulamada deniz odaklı otel yığılmasına izin verdiğini savundu.
"Yanan Ormandan Üç Kat Fazla Alan Tahsis Ediliyor"
Öztürkmen'in en çarpıcı iddialarından biri, orman kayıplarına ilişkindi:
"2020'ye kadar yıllık ortalama 9-10 bin hektar orman yanarken, ormancılık dışı kullanım için yıllık 30-35 bin hektar alan tahsis ediliyordu. Yani yanan alanların üç katı, madencilik ve oteller gibi faaliyetlere açılıyor. Yanan ormanlar yeniden ağaçlandırılabilir ama turizme açılan ormanlarda geri dönülmez yapılaşma oluyor."
"Turizm Teşvik Kanunu Daha da Kötüleştirildi"
12 Eylül darbesi döneminde çıkarılan Turizm Teşvik Kanunu'nun, AKP iktidarında 2021'de yapılan değişiklikle daha da kötü bir hale getirildiğini öne süren Öztürkmen, "ÇED süreçleri prosedüre dönüştürüldü. Mehmet Nuri Ersoy döneminde, 'kamu yararı' adı altında korunan alanlar peşkeş çekilerek, hem ülkenin geleceği yağmalandı hem de birileri haksız servet sahibi oldu" ifadelerini kullandı.
Öztürkmen, turizme karşı olmadıklarını ancak turizmin, bir bölgenin doğal, kültürel ve tarımsal varlıklarını yok ederek gelmemesi gerektiğini sözlerine ekledi.








