Duyarlılık duygusallık değildir. Duyarlılık, duyu organlarımız aracılığıyla gelip beynimizde bilince dönüşen daha sonrada herhangi bir şekilde duyumsadığımız ya da yaşadığımız durumlara verdiğimiz olumlu ya da olumsuz tepkilerdir.
Duyarlılık duygusallık değildir.
Duyarlılık, duyu organlarımız aracılığıyla gelip beynimizde bilince dönüşen daha sonrada herhangi bir şekilde duyumsadığımız ya da yaşadığımız durumlara verdiğimiz olumlu ya da olumsuz tepkilerdir.
Etki -Tepki ikileminde ne yanda olduğumuzu gösterir...
Nelerden etkilendiğimiz ve o etkilendiğimiz şeylere nasıl bir tepki verdiğimiz, birazda bizim düzeyimizi ve duruşumuzu gösterir.
Diyelim ki Adıyaman’dasınız. Deprem olmuş ve İsias oteli tuzla buz olmuş. İçinde onlarca kişi hayatını kaybetmiş. (Bu durum Maraş’ta yada Hatay'da veya her hangi bir ilimizde olabilir) Kimimiz bu oteli yapanın diye küfretmeye başlarız. Kimimiz beddua eder Allah'a havale ederiz. Kimi bina sahibini suçlar, kimi bu binaya ruhsat verende bulur hatayı. Kimi de denetlemeyen asıl hatalıdır der. Bazıları ise bu sistem insan hayatını fazla önemsemiyor hepsi temelde sistem sorunudur der.
Kadın cinayetlerine uyuşturucunun yaygınlaşmasına sel felaketlerinden salgınlara, eğitimin yozlaşmasına. Gıdaların ve çevrenin bozulmasına, her şeye böyle farklı bakış açıları vardır fakat bilimsel doğru tektir.
Kim neye yorarsa yorsun toplumsal bilinç düzeyimiz yani toplumsal gelişmişliğimiz toplumsal olaylar karşısında nasıl duyarlılık gösterdiğimizle direk ilgilidir.
Bireysel çıkar ve menfaatlerimizin değil, Toplumsal menfaatlerimizin, toplumsal gelişmişliğimizin göstergesi olduğunu çok iyi bilmemiz gerekir. Olayların toplumla bağını kurup yorumlarken, toplumun, hatta insanlığın geleceği penceresinden bakabilmek büyük erdemdir.
O nedenle Ukrayna-Rusya savaşı Gazze’deki Hamas-İsrail çatışması ve tabi ki İsrail'in orantısız güç kullanarak Gazzeli on binlerce insanı katledişini değerlendirirken ölçümüzün ya da kriterimizin ne olacağı bize, bizimle ilgili bir çok haber verir.
Hayat pahalılığı, enflasyon ve zamları görmemek üstüne de buradan kaynaklanan yoksulluğu görmemek hatta katmerli sömürüyü ve servetin el değiştirme gerçeğini görmemek, sadece bilgisizlikle açıklanamaz.
Adalet mekanizmasındaki sorunlar ne kadar insana ne acılar yaşatır, bilen var mı?
İktidardaki güçler için liyakat ne anlam ifade eder?
Ya da liyakatin geri plana düşmesi halk için ne ifade eder?
Olaylara bakışımız ve olaylar karşısındaki aldığımız tutum ve tavır bizim gelişmişlik ya da geri kalmışlık düzeyimizi de gösterir mi? Bal gibi gösterir.
Şimdi bir daha düşünün. İnsani olan, etik olan, ahlaklı olan, haklı olan, ileri olan, demokratik olan, bilimsel olan, sevgiden yana olan, samimi olan vs. nedir?
Tam tersi nedir?
Ve sen ne yandasın?
Hadi duyarlılığını göster.
Siyasete duyarlı olmak siyasetçi olmayı gerektirmez. Bizi yönetenlere derdimizi anlatım haklarımızı hatırlatmak yurttaşlık görevimiz ama büyüklerimiz daha iyi bilir anlayışı ne kadar pesimist olduğumuzu göstermez mi?
İşlevsiz partiler ya da demokratik kitle örgütleri hala varlıklarını sürdürüyorsa bizimde işlevsiz hale geldiğimiz gerçeğini gizleyebilir mi?
Her alanda duyarlılığımızı geliştirelim lütfen.
Ahmet ATILMIŞ | 05.01.2024