Esasen Atatürk'ün ölümünden sonra, özelliklede 12 Eylül'ü takip eden yıllarda siyaset; bazen hızla, bazen yavaş ama hiç durmadan, içinden ve dışından çürüdü.
Esasen Atatürk'ün ölümünden sonra, özelliklede 12 Eylül'ü takip eden yıllarda siyaset; bazen hızla, bazen yavaş ama hiç durmadan, içinden ve dışından çürüdü. Belki bu durumu gören ucundan kıyısından uyaranlar, hatta direnenler oldu ama hepimizin gözleri önünde siyaset çürüdü!!!
Elbette bu işlerin ekonomiyle, ulusal ve uluslararası Kapitalist- Emperyalist paylaşım politikalarıyla doğrudan ilişkisi vardı ama biz yeniden siyasete dönelim.
12 Eylül çok acımasız tutuklamalar ve işkencelerle başladı. Onunla Aziz Nesin ve adını sayamadığım bir çok aydın dışında, istikrarlı ve sürekli hacimli demokratik mücadele verenleri şu an hatırlamıyorum. Daha çok gençlerimizin yurt dışına kaçma fikri ağır bastı, hala devam ediyor…
Doksanlı yılların beyaz toroslarına ve Sivas katliamına yeteri kadar, inatçı ve ısrarlı bir mücadele verilmedi, geçtik bunları Ankara Gar katliamı, geçtik onu da kadın cinayetleri, toplumsal çürüme sayılan kumar, fuhuş, rüşvet, yolsuzluk, dolandırıcılık ve uyuşturucunun görülmemiş oranda artması ve bu konulara gerektiği kadar yeterli tepki gösterilmemesi, çözüm için mücadele biçimleri geliştirilmemesi vs. bu ve daha onlarca çürüme durumu yayıldıkça yayıldı. Bütün bunlar CHP dahil hepimizin gözleri önünde yaşandı. Kapitalist-Emperyalist planların tıkır tıkır işlemesi, bütün değerlerin içinin boşalması, her gün davulla, zurnayla gerçekleşirken nitelikli bir halk muhalefetinin gelişememiş olması bizi neden şaşırtıyor yada bu süreci es geçerek ,görmezden gelerek Umut Yılmaz, Özlem Çerçioğlu vs. olaylarına neden şaşırıyoruz. Durumu doğru analiz etmeden, doğru strateji oluşmaz. Doğru strateji olmadan doğru örgütlenme, doğru mücadele biçimleri gelişmez. Biz sonucu tartışmaya çok meraklıyız. Nedenlerle, olayların gelişim süreçleriyle pek ilgilenmiyoruz. Bence bireyin, toplumun ve tüm ülkenin kaderinde etkili olmanın ve hepimizin, bütün halkın geleceğine değer katmanın yolu gerçekçi ve istikrarlı mücadeleyle mümkündür. Elbette bu mücadele kolay değildir ama bazıları mucize bekliyor yada "Goya'nın devi gibi ayı bekliyor"
Kişisel fikrimdir Özgür Özel'in meydanlara topladığı kitlelere verdiği, vereceği bir şeyde yok. Halka ülkeye zarar verdiğini düşündüğün iktidara karşı mücadele tarzı sadece otobüse çıkıp halkın gündeminden uzak ve derinlikli, umut vermeyen sloganik konuşmalar olamaz, olmamalıdır...
Ahmet ATILMIŞ | 15.08.2025 - aatilmis@hotmail.com