Ali Arpat; 'Övgü değil haklarımızı istiyoruz, alacağız'
Haber Kategorisi: Eğitim

Ali Arpat; 'Övgü değil haklarımızı istiyoruz, alacağız'

Gaziantep Eğitim-İş üyeleri, eğitimde yaşanan sorunları dile getirmek üzere Demokrasi meydanında toplandı.

Eğitim-İş Gaziantep şube başkanı Ali Arpat, burada yaptığı basın açıklamasında, öğretmenlerin temel ihtiyaçlarından yoksun, mesleki olarak değersizleştirilmiş durumda olduğunu öne sürdü.

Yapılan açıklamanın tamamı şu şekilde ;

" Sevgili öğrencilerimiz, evlatlarımız, velilerimiz biliniz ki; bugün yani Öğretmenler Günü’nde, sizlerden alacağımız her güzel söz bizler için yaşam sevincidir, umuttur.

Buna rağmen bugün okullarımızda, bizler için düzenlenen törenlerde olmak yerine alanlardayız. Bu gün bizim için gurur günü olduğu kadar burukluğun da günüdür. 

Eğitim emekçisinin hayatını yaşanmaz hale getirenler bugün riyakarca bir tiyatro sergileyerek, bizleri ezberledikleri sözlerle övmek için sıraya girecekler. 

Bugün eğitime dair toz pembe bir tablo çizip, kendi elleriyle inşa ettikleri rezil gerçekleri anlatmayacaklar. Ama biz anlatacağız! Bunun için buradayız.

Peki gerçek nedir? Eğitim-İş’in Öğretmenler Günü için binlerce öğretmenle görüştürerek oluşturduğu güncel anketten yola çıkarak anlatalım:

• Adına meslek kanunu denen ucube ÖMK’yı çıkarırken öğretmenlere danışmayan yönetim zihniyeti, lokal ve daha küçük çaplı yönetimsel kararlarda da despot tarzını koruyor. Eğitimi herkesten iyi bilen öğretmenlerin yüzde 72’si çalıştığı kurumla ilgili bir karar alınırken görüşünün bile alınmadığını söylüyor. 

• Öğretmenlerin yüzde 78’i çalıştığı kurumlarda görevde yükselmenin kişisel ve siyasi referanslardan, yani torpilden geçtiğini anlatıyor. Yüzde 88’i de görevde yükselme sınavlarının güvenilir olmadığından emin. Öğretmenlerin yüzde 63’ü okul yöneticileri tarafından siyasi baskı gördüğünü söylüyor. Okul artık öğretmen için liyakatten arındırılmış, siyasallaştırılmış bir yer olduğu kadar huzurun da kapısından girmediği bir yapı. Öğretmenlerin yüzde 90’ı eğitimciye şiddet olayları nedeniyle kendini güvende hissetmiyor. ÖMK nedeniyle okulda çalışma barışı kalmadı diyenlerin oranı da yine yüzde 90. 

• Öğretmenlerin yüzde 95’i maaşının yetersiz olduğunu söylüyor. Bu maaşla kendim ve ailem için bir gelecek hazırlayamam diyenlerin oranı yüzde 98. Öğretmenlerin hakları gibi umutları da çalınmış durumda; yüzde 96’sı “gelecekten ümitli değilim” diyor. Öğretmenlerin yüzde 96’sı düşük maaş nedeniyle toplumdaki saygınlığının azaldığı görüşünde. Sınıfındaki her öğrenciye kendi evladı gibi yaklaşan öğretmenlerin yüzde 97’sinin bütçesi kendi çocuklarının ihtiyacını gidermeye yetmiyor.  Öğretmenlerin yüzde 65’i esnaf, yüzde 37’si şahıslara borçlu. Matematiğe aykırı biçimde öğretmenler için bir ay ortalama 30 gün değil bir yıl gibi geçiyor, ay sonu bir türlü gelmiyor, öğretmenlerin yüzde 72’si her ay borç alarak ayakta kalabiliyor. Öğretmenlerin yarısından fazlası kredi kartının sadece asgari borcunu ödeyebiliyor.

• Öğretmenlerin yüzde 92’si borçları nedeniyle mesleki veriminin düştüğünün farkında. Öğretmenlerin yüzde 88’i düşük gelir nedeniyle sık sık psikolojik sorunlar yaşadığını anlatıyor. Ülkede kira ortalaması 8.500 liraya tırmanmışken maaşının yarısına yakını barınmaya giden öğretmenler, geçim derdinin ağırlığı altında ezilmektedir. 

• Öğretmenler Anayasal bir hak olan güvenceli istihdam konusunda bile güven duymuyorlar. Öğretmenlerin yüzde 60’ı görevden alınma korkusu yaşıyor. Ücretli öğretmenler ordusu da düşünüldüğünde, bu endişenin ne kadar haklı olduğu görülüyor.

• Öğretmenlerin yüzde 99’u eğitimin laik ve bilimsel niteliğinin her gün biraz daha düştüğü tespitinde birleşiyor. 

• Öğretmenlerin düşük gelir nedeniyle sosyal ve özel yaşamı çok sıkıntılı. Yüzde 86’sı haftada bir kez bile ailesini yemeğe çıkaramıyor. Yüzde 90’ı çok kısa süreli bile olsa ailesiyle bir otelde tatil yapamıyor. 

• Öğretmenler artık yaşanabilir bir emeklilik hayali de kuramıyor. Maaşından herhangi bir birikim yapamayan öğretmenlerin oranı yüzde 91. Bu tablo tüm eğitim emekçileri için geçerlidir. 

Buradan altını çiziyoruz: Eğitim emekçisinin, bu sorunları çözmek yerine öğretmene önlük giydirmeye çalışan, öğretmeni okuldan çıkarıp imamları sokmaya gayret eden, öğretmenlerin mesleki haklarını teslim etmek yerine o hakları keyfi kriterlere bağlayan, MEB’in raporlarında ortaya çıkan öğretmen açığı kadar bile öğretmen ataması yapmayan, protokol adı altında gerici yapıları eğitimin taşeronu haline getirenlerin boş sözlerine ihtiyacı yoktur. Eğitim emekçisi geçinemez, barınamaz, yaşayamaz hale gelmiştir. 

Bu böyle gidemez! Dünyada başöğretmen unvanlı bir liderin kurduğu tek ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nde eğitim de eğitim emekçisi de bu kadar değersizleştirilemez!

Bu karanlıktan çıkış için taleplerimiz:

• İnsanlık onuruna yaraşır bir ücret istiyoruz.

• Eğitim çalışanları arasında ayrımcılık yaratacak uygulamalara son verilmesi istiyoruz!

• Ücretli, sözleşmeli öğretmenliğe son verilmesini, kadrolu güvenceli atama yapılmasını istiyoruz! 

• Öğretmen ve yönetici atamaları başta olmak üzere tüm atamalarda mülakatın kaldırılmasını, tüm kademelerde somut kriterler ile liyakatın esas alınmasını istiyoruz!

• Ek ders ücretlerimizin emekliliğe sayılmasını talep ediyoruz!

• Eğitim emekçilerinin köle değil geleceğin mimarları olduğunun idrak edilmesini istiyoruz!

• Laik, bilimsel, adil ve kamusal eğitim istiyoruz!

• Eğitim kurumlarımızın personel ihtiyacının, hükümetin ekonomi ve eğitimde din eksenli politikaları ile değil nesnel ve bilimsel kriterlerle belirlenmesini talep ediyoruz!

• Yeterli sayıda öğretmen ve yardımcı personel istihdam edilmesini istiyoruz!

• Öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçecek önlemler alınmasını talep ediyoruz!

Her şeyden önemlisi meslek onurumuzu geri istiyoruz!

Başöğretmenin eğitim neferleri olarak, Eğitim-İş olarak yarın Ankara’da düzenleyeceğimiz büyük buluşmayla hep bir ağızdan bu gerçekleri haykıracak, ardından Başöğretmenimizin ebedi istirahatgahına yürüyerek saygımızı sunacağız. Eğitimin aynı zamanda ülkenin geleceği için hayati olduğunu hatırlatıyor, çocukları için iyi bir eğitim, ülkesi için parlak bir gelecek düşleyen tüm yurttaşları mücadelemize destek vermeye davet ediyoruz.

Öğretmenler Günü’nde bize vereceğiniz en büyük hediye, haklı kavgamıza omuz vermek; kendinize yapacağınız en büyük iyilik ülkenin eğitimine, yani geleceğine sahip çıkmaktır."