Dünya Sağlık Örgütü standartlarına göre Türkiye'de havası temiz şehir yok… Deprem bölgesinde ise solunum yolu hastalıkları arttı
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre Türkiye’de havası temiz kent yok. Dünyada her yıl 10 kişiden 9'u hava kirliliğine bağlı olarak hayatını kaybediyor. Tüm dünyada hava kirliliği her yıl 1.4 milyon kalp krizi, 2.4 milyon kalp hastalığı ve 1.8 milyon solunum yolu hastalığı ve akciğer kanserine neden oluyor. Türkiye'de 2017 yılından beri hava kirliliği nedeniyle trafik kazalarının en az 6 katı kadar kişi hayatını kaybediyor.
2019 yılında, 30 kentte yaşayan yaklaşık 18 milyon kişinin (nüfusun yüzde 21'i) yıl boyunca soluduğu havanın kalitesine dair yeterli veri yok.
Birleşmiş Milletlerin (BM), hava kalitesini iyileştirmeye yönelik çalışmaları teşvik etmek ve kamuoyunda farkındalık yaratmak amacıyla Aralık 2019'da gerçekleştirdiği 74'üncü oturumunda aldığı kararla her yıl 7 Eylül, "Uluslararası Mavi Gökyüzü İçin Temiz Hava Günü" olarak kutlanıyor.
Hava kirliliğinin insan sağlığına etkileri üzerine çalışmalar yürüten, 15 sağlık, çevre ve iklim örgütünün oluşturduğu Temiz Hava Hakkı Platformu'nun (THHP) hazırladığı ve Türkiye'de hava kalitesinin karnesi niteliğindeki "Kara Rapor 2022", 34 kentte yapılan ölçümler sonucunda bu kentlerin hava kalitesine dair ayrıntılı veriler içeriyor.
Rapora göre:
2021'de İstanbul'da 4 bin 848, Ankara'da 2 bin 853, Türkiye genelinde ise en az 42 bin kişi hava kirliliğine bağlı hastalıklar nedeniyle yaşamını yitirdi.
Türkiye'de, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) standartlarına göre havası temiz şehir yok.
Havası en kirli beş kent ise sırasıyla Batman, Iğdır, Ağrı, Şırnak ve Malatya.
Hakkâri'de DSÖ standartlarına göre, partikül madde kirliliği yok denecek kadar azken, il kükürt dioksit açısından çok kirli bir hava soluyor.
Depremden etkilenen kentlerde hava kirliliği, enkaz tozu ve ısınma için açıkta ateş yakılması gibi nedenlerle ulusal limitlerin 2.5 katına, DSÖ kılavuz değerlerinin ise 7.5 katına çıktı.
Rapor, kanser, kalp-damar, KOAH gibi hastalıklara yol açan hava kirliliğinin ruh sağlığı ve uyku düzenini de olumsuz etkilediğini ortaya koydu.
THHP, hava kirliliği için yasal limitlerin DSÖ kılavuzlarıyla uyumlu hale getirilmesi, hava kalitesinin düzenli ve sistematik olarak izlenmesi ve fosil yakıtlardan vazgeçilmesi için çağrıda bulundu.
Dört kat kirli
THHP Koordinatörü Deniz Gümüşel, raporla ilgili şunları söylüyor:
"Türkiye'de 360 istasyonlu oldukça geniş bir izleme ağı bulunmasına rağmen bu istasyonlarda düzenli ölçüm yapılmıyor. 2021 yılında Türkiye'de en yaygın olarak izlenen hava kirletici parametre PM10 için bile, sadece 34 ilin kirlilik durumunu biliyoruz. Bazı kirletici parametreler için ise izleme altyapısı henüz tüm nüfusu kapsayacak şekilde yaygınlaştırılamadı.
"Kanserojen ve hava kirliliğine bağlı ölümlerin ana nedeni olan ince partikül madde PM 2.5, sadece 62 istasyonda yeterince ölçülebildi. Bu kısıtlı veriye göre, Türkiye'de DSÖ'nün sınır değer olarak belirlediği PM 2.5 yoğunluğunun tam dört katı kirli hava soluyoruz."
Deprem bölgesi
Depremden etkilenen kentlerde de hava kirliliğinin arttığına dikkat çeken Gümüşel, bölgedeki hekimlerin solunum yolu hastalıklarında artış olduğunu belirtiyor: "Kahramanmaraş'ta hava kalitesi deprem sürecinden çok etkilendi. İldeki dört istasyondan sadece birinden veri alınabiliyor. Elimizdeki verilere göre, ildeki partikül madde yoğunluğu ortalama 100 mikrogram/metreküp, yani ulusal yasal sınırın 2.5 katı, DSÖ kılavuz değerinin ise 7.5 katı.
"Bu kirlilik maalesef büyük miktarda enkazlardan kalkan toz ve halkın ısınmak için açıkta yaktığı ateşten kaynaklanıyor. Buna bir de asbest riski eklendiğinde bölgede hava kirliliği nedeniyle ciddi bir halk sağlığı sorunu yaşandığını ya da yaşanacağını söylemek mümkün. Bölgedeki hekimler şimdiden solunum yolu hastalıklarında artış olduğunu belirtiyor. Bu tür afetler sonrası hava kalitesinin izlenmesi, gerekli önlemlerin alınması açısından hayati öneme sahip."
bianet.org