Saray ittifakı tarafından alınan kararlar seçim güvenliğine yönelik kaygıları artırdı. Birçok kişi alınan kararların seçimlere yönelik olduğunu düşünürken uzmanlar seçim güvenliğinde topyekun mücadelenin önemini vurguladı.
AKP iktidarı, 64 milyon seçmenin 200 bin sandıkta oy kullanacağı önümüzdeki seçimlere yönelik birçok yeni kararın altına imza attı. Son olarak seçim kanunundaki değişikliğin ardından Yüksek Seçim Kurulu’nda (YSK) birinci sınıfa ayrılmış hâkimler arasından kura ile yapılacak atamalar başladı. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla seçime yönelik alınan bu kararlar seçim güvenliği konusunu tekrardan gündeme getirdi.
Yaşanan bu gelişmelerin ardından BirGün’e konuşan Oy ve Ötesi Yönetim Kurulu Üyesi Hande Turan ve Adil Seçim Platformu adına KESK Genel Sekreteri Şenol Köksal seçim güvenliği ve seçime yönelik yapılan hazırlıkları değerlendirdi.
PARTİLER SAHİPLENMELİ
Gelecek seçimlere yönelik yapılan hazırlıklara değinen Hande Turan, “Gelecek seçim için de avukat organizasyonlarımız, eğitimlerimizle beraber çok ciddi bir çalışma sürecimiz var. Seçim hazırlıklarımıza başladık. Erken ya da zamanında seçime hazırlıklarımızı yapıyoruz. Siyasi partilerle yazılı olarak iletişime geçtik. Şimdi onlardan geri dönüşler başladı. Seçimler ne zaman olacaksa olsun hazırlığımızı yapıyoruz. Seçim güvenliği ve sandık güvenliği tanımlarının da yeniden belirlenmesini çok arzu ediyoruz” dedi.
Seçim güvenliğinin sağlanmasında siyasi partilerin önemli bir rolü olduğunu söyleyen Turan, “Sandık güvenliği için biz çalışmalar gerçekleştiriyoruz ancak seçim güvenliği bütün siyasi partilerin ve devletin sahiplenmesi gereken bir konu. Bizler ancak gönüllülerimizle sandıklarda yer alabiliyoruz ve oraları gözlemleyip sonunda bunları raporlayabiliyoruz. 200 bin civarı gönüllümüz var. Olmadığımız il çok az. 6’lı masanın açıklamış olduğu yol haritasının birçok maddesini sivil toplum örgütü olarak yerine getiriyoruz” ifadelerini kullandı.
KİLİT ROL GENÇLERDE
Seçimlerde oy kullanacak gençlerin önemine değinen Turan, “Bu seçime siyasi partilerin daha bilinçli olacağını umuyoruz. Ülkemizde seçimlere katılım oranı çok yüksek oranda. Bu seçimin diğer seçimlerden şöyle bir farkı olacak. Eğer önümüzdeki sene gerçekleşecekse seçimler yaklaşık 6 milyon genç ilk defa oy kullanacak. Bu çok ciddi bir sayı. Bu gençlerin çok bilinçli bir şekilde sandık başına gelmeleri gerekiyor. Ne kadar çok bilirsen o kadar az korkarsın. Dolayısıyla eğitimlerimize ne kadar çok katılırlarsa, müşahitler, sandıkta görev alacak bütün sandık görevlileri o kadar konuya hâkim olun ve sürecin sürecini o kadar doğru sağlıyoruz” dedi.
Seçim esnasında avukatlara ve barolara da büyük iş düşeceğini aktaran Turan, “Türkiye Barolar Birliği ile de yakın zamanda temaslarımız başlayacak. Bir call-center kurmak istiyoruz seçimde. Seçim günü yaşanılan her türlü sıkıntıyı, soruyu bizlere aktarmalarını istiyoruz” şeklinde konuştu.
TEK ADAM KARAR VERİYOR
Seçime yönelik yapılan kanun değişikliklerini hatırlatan Şenol Köksal, “Geçen yıl haziranda toplantılarımızı sıklaştırmaya başladık. O günden bugüne neler yapılabileceğine ilişkin geçmiş süreçteki ülkemizde yaşanan seçim güvenliğini suiistimal eden yaklaşımlara ilişkin tedbir almaya çalıştık. Bu yılın mart ayından itibaren tam da kaygılı olduğumuz durumlara ilişkin nüveler görülmeye başlandı. 4 tane kanun değişti. Milletvekili Seçim Kanunu, Siyasi Partiler Kanunu, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, Mahalli İdareler ve Mahalli Muhtarlıkları İhtiyar Heyeti Seçimine İlişkin Kanun... Bunlar o kadar kısa sürede Meclis’ten geçti ki, tam da kaygılandığımız burasıydı. Bunların tamamına ilişkin yürütme yetkisi partili cumhurbaşkanının elinde. Dolayısıyla neyin, ne zaman, nasıl yapılacağına tek adam karar veriyor” dedi.
Yasaların ardından seçmene baskı oluşturmak için yeni kararların çıkmaya başladığını belirten Köksal, “Önce Gezi kararları çıktı, daha sonra kimi illerde basına ilişkin gözaltılar, tutuklamalar yapıldı, basına yönelik sansür yasası hazırlandı. Bu yasa sonra geri çekildi. Biz de tabii tepki gösterdik. Biz istiyoruz ki seçim öncesinde partiler hakkaniyetli bir seçim süreci yaşasın. Aynı zaman diliminde TRT gibi kuruluşlarda çıkabilsin. Her partiye eşit koşullarda miting alanları sunulsun” ifadelerini kullandı.
Seçim esnasında sürecin şeffaf ve objektif olması gerektiğinin altını çizen Köksal, “200 bine yakın sandıkta, sandıkların oluşum süreçlerini objektif görebilmelisiniz. Seçim Güvenliği Platformu olarak yerel ağların oluşmasına ilişkin başlangıcımızı yaptık. Artık illerde yerel seçim güvenliği platformları kurulacak. Siyasi partilere açık olup bize kapalı olan YSK'nın bilgileri var. Bizim bunlara ilişkin bir dayanışmaya ihtiyacımız olduğunu, parti ziyaretleri yaptığımızda kendilerine söylüyoruz. Muhalefet ile bu manada görüşmelerimiz devam ediyor’’ diye konuştu.
Son olarak herkesin seçime katılması gerektiğini bildiren Köksal, “Korku ve kaygılarla sandığa gitmemeliyiz. Sandığa mümkün olan en fazla katılımı sağlamalıyız. Oy kullanmalıyız ve kullandığımız oyun sandıktan aynı şekilde çıkmasına ilişkin şahitlik, müşahitlik yapmalıyız” dedi.
EN BÜYÜK KAYGIYI YURTTAŞLAR YAŞIYOR
Yurttaşlar da seçim güvenliği ile ilgili fikirlerini BirGün TV’ye anlattı. Mikrofon uzattığımız yurttaşların değerlendirmeleri şöyleydi:
•Açıkçası sadece seçim değil, çoğu konuda güvensiz hissediyoruz, vatandaş olarak. Ya gelecek seçimde de bir güven sorunumuz var. Fakat bu konuda bir bilincin oluştuğunu düşünüyorum. Hem korkum var hem de bir yandan güveniyorum insanımıza. Bugüne kadar Türkiye tarihinde çoğu seçimde adaletsizlik oldu. Sandık başında da birçok olay duyuyoruz. Yine aynı olayların yaşanacağından şüphem yok. Ama dediğim gibi bizim insanımız bilinçli olduğu sürece herhangi bir sorun yaşanacağını düşünmüyorum. Bu seçimde ya umudum var.
•Aklı başında her vatandaş gibi kesinlikle seçimlerin güvenliğinden endişe duyuyorum. ‘Adil bir seçim olacak’ demeyi çok isterdim. Ama maalesef her gün yeni bir skandal patlıyor. Vergilerimizin nereye gittiğini görüyoruz. Gelecek seçimlerde neyle karşılaşacağımızı bilmiyorum. Güvenli olacağını da düşünmüyorum. Ama yılacak mıyız? Tabii ki hayır.
•Seçim güvenliğine dair endişelerim var. Bu ortamda endişe duymamak mümkün değil, ama cumhuriyetin temelleri sağlam atıldığından ne kadar zedelenmeye çalışılır çalışılsın eninde sonunda adil bir seçime dönüşecektir. Tabii ki direnmeler olacak. Hatta bazı karışıklıklara da yol açmak isteyenler olabilir. Ama sanıyorum yasal kurumlar bunun önüne geçeceklerdir diye inanıyorum. Biraz sıkıntılı da olsa seçim adil olacaktır.
BirGün