Son bir haftada erkek şiddeti nedeniyle aramızdan koparılan Bedriye Işık, Sonay Öztürk Aslan, Ayşenur Halil, İkbal Uzuner, Zehra Gün, Gülfer Öter ve Sibel Aygan gibi kadınların isimleri, Türkiye’deki kadın cinayetlerinin acı tablosunu bir kez daha ortaya koyuyor.
Eylül ayında 34 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 20 kadın ise şüpheli şekilde hayatını kaybetti. Yılın ilk dokuz ayında ise toplamda 292 kadın cinayeti kayıtlara geçti. Ancak uzmanlar, bu sayının sadece buzdağının görünen kısmı olduğunu belirtiyor.
Kadınlar, her gün evde, iş yerinde, sokakta çeşitli şekillerde şiddet sarmalına maruz kalıyor. Ancak bu şiddetin yalnızca faillerin suçu olmadığı, aynı zamanda cezasızlık politikalarının ve yetersiz yasal düzenlemelerin de bu suça ortak olduğu vurgulanıyor. Faillerin kısa süre içinde serbest bırakılması, adalet sisteminin yetersizlikleri ve kadınları korumakta eksik kalan politikalar, kadın cinayetlerinin artmasına zemin hazırlıyor.
Benzer şekilde çocuklar da bu şiddet ortamının kurbanı oluyor. Narin Güran gibi çocuklar kaybolduktan sonra hayatlarını kaybediyor. Sıla bebek gibi cinsel istismara uğrayan çocukların dramı ise toplumu derinden sarsıyor. Çocuk istismarı ve ihmali vakalarının artması, sistemin çocukları korumakta ne denli yetersiz kaldığını bir kez daha gözler önüne seriyor.
İstatistikler, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda %60’lık bir artış olduğunu gösteriyor. 2023 yılında 193 bin cinsel suç dosyası açılmış durumda. Bu durum, hükümetin kadına ve çocuğa yönelik şiddeti önlemek konusundaki yetersiz politikalarını gözler önüne seriyor.
Uzmanlar, bu şiddetin münferit değil, politik bir sorun olduğunun altını çiziyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması ve kadına karşı şiddeti önlemeye yönelik yetersiz adımlar, kadınları daha da savunmasız hale getiriyor. Kadın cinayetlerine ve çocuk istismarına karşı verilen mücadelenin toplumsal bilinçle ve etkin yasal yaptırımlarla desteklenmesi gerektiği vurgulanıyor.
Kadınların ve çocukların yaşam hakkını savunmak, onları korumak için toplumsal duyarlılık çağrısı yapılıyor. Şiddetin kökten sona ermesi için hep birlikte mücadele edilmesi gerektiği belirtiliyor.